Haluk Ulusoy aylardır Samet Aybaba'yı milli takım için bekletiyordu. Alttan alta yapılan nabız yoklamalarında Aybaba isminin destek görmediği anlaşılınca rota çevrildi. Öte yandan Şenol Güneş'e de görevde kalacağı söyleniyordu. Güneş'in görevden alınmayı "Beklenmedik ve ani bir karar" olarak değerlendirişi bundan, Karadenizli genlerinden değil.
Şimdi, Türk futbolunu yönetenler, içlerindeki yoğun itiraza rağmen, kamuoyunun tercihi Ersun Yanal'ı, milli takımın başına getirmek için uğraşıyor. İlhan Cavcav da haklı olarak tazminat istiyor. Haklı, çünkü Fenerbahçe, Mustafa Denizli'yi Ay - Yıldızlıların başından aldığında da Fenerbahçe yönetimi yüklü bir tazminatı federasyona ödemişti. Diğer yandan, Raşit Çetiner sırasının geldiğini düşünüyor haklı olarak ve bunu - kamuoyuna olmasa da - seslendiriyor. Ona da "Listedesin" diyorlar. Diğer taraftan Can Çobanoğlu'nun Almanya'da, Berti Vogst ve Ottmar Hitzfeld'le şartları konuştuğu da biliniyor. Bu kadar değil. Birkaç Fransız çalıştırıcı da listenin üst sıralarında. Haluk Ulusoy, Can Çobanoğlu ve diğer yetkililer dünyanın neresine giderse gitsin menajerlerin markajındalar. İsimler havada uçuşuyor. Bin bir isim, bin biri de birbirinden farklı isim aynı listede... Misyonları, vizyonları, tarzlarıyla en sağdan, en sola bir dolu teknik direktör. Peki kıstas nedir? Federasyonun hem Berti Vogst, hem de Ersun Yanal'da bulduğu ortak özellik nedir? Federasyonun yapmış olduğu futbol teknik yapılanma planının çizdiği yol nedir de bu kadar farklı isim aynı listeye giriyor? Ya da daha doğrusu böyle bir strateji planlaması yapıldı mı?
Kupaya gitmek
Haluk Ulusoy'un kafasında böyle bir planı uygulamak, Derwall ve Piontek'inkine benzer bir planlama yapmak olmadığı açık. "Böyle bir plana görek yok, biz zaten bir program yürütüyoruz" deme şansları da yok. Eğer öyle olsaydı bu curcuna listeyle hoca aranmaz, hoca sistemin içinden kimse farkına varmadan kendisini çıkarırdı. Görev süresi boyunca Galatasaray'ın, UEFA Şampiyonluğu ve Süper Kupa başarılarını dahi kendi başarıları olarak gösteren, başarı yolunda her yolu mübah gören, ona ulaşmak için - en azında - teşvik primi veren ve bununla övünen bir federasyonumuz var. Futbol yapılanmasını futbolumuzun karanlık dönemlerinin emekli hocalarına bırakmış bir organizasyon bu. Ve programları başkanın kendi deyişiyle :"Bizi dünya kupasına götürecek bir hoca bulacağız"ın ötesine geçmiyor.
Plan yok
Nasıl götürecek, takımı nasıl oluşturacak, yapılanmayı nasıl sağlayacak, ortada hiçbir plan yok. Bunu Şenol Güneş'in son kadrosuyla, Ünal Karaman'ın, Hırvatistan maçı için çağırdığı kadroya bakarak da görebilirsiniz. Bugün geldiğimiz noktada, milli takım bir milli curcunaya dönüştü. Erzik - Derwall - Piontek - Terim devriminden 15 senede buraya geldik. Şimdi fal açıyoruz. Şu anda takımın başında hayatında hiçbir takım çalıştırmamış Ünal Karaman var. Yarın, bir kaybeden Vogst, bir zengin takım planlayıcısı Hitzfeld, bir alt yapı hocası Çetiner, bir isyankar Yanal'dan biri gelecek. Ve bu ismi bir futbol programı dayatmayacak. İlişkiler, baskılar ve paşa gönüller belirleyecek. Hayırlı olsun!
Tomas 36. dakikada oyunun en iyilerinden biriyken sahadan alınıyor. Yılın Nobre'den sonra en iyi transferi o. Yıllardır oyuncularını hırs eksikliği nedeniyle eleştiren - bkz. kornere yürüyerek giden Sergen - Fenerbahçe camiasının bir bölümü, bu kez sinirlenip formasını attığı için Hırvat oyuncuyu afaroz etmeye kalkıyor. Hırslı bir oyuncu Tomas. Sahaya hırsını sertlik olarak yansıtmamayı başaran bir örnek. Sinir boşalmasıyla atabileceği tek şeyi, formasını Daum'a fırlatıyor. Bir diğer ihtimal de şortu. Onu mu tercih ederdiniz? Daum ve Tomas sonra anlaşıyor, ama biz tatmin olmuyoruz. "Forma bayraktır, nasıl atılır?" basitliklerine giriyoruz. Sarı - Lacivertliler yıllardır lacivert yerine mavi kullanırken, o zamanlar ses çıkmazken bayrak olmayan forma, birden bayrak oluyor. Onu atmak bir anlık sinirdir, peki ya yanlış renklerle hazırlamak ? Misal, Trabzonspor'un tüzüğünün 4. maddesi forma renklerini "açık mavi ve bordo" olarak açıkça belirlemiştir. Bu renkler bölgenin 2 bin yıllık kültürünün bayrağıdır. Ama 10 yıldır koyu mavi giyiyorlar. Asıl bayrağa hakaret böyle olur.
Milli takım teknik direktörünün Türk olması bir zorunluluk gibi gösteriliyor. Aksinin Türk hocalar için bir haksızlık olacağı da. Bizimkilerin yabancılardan farkı yok deniyor. Peki Alman çalıştırıcaların 2,5 milyonluk bir nüfustan Hamit'i, Yıldıray'ı, Ümit Davala'yı, Deniz Barış'ı, Uğur İnceman'ı, Serhat Akın'ı, Mustafa Özkan'ı, saymakla bitmeyecek 100'e yakın milli oyuncuyu, son olarak Schalke'nin kalesini devralan Volkan Ünlü'yü çıkarabilmesine karşılık içeride ne üretebildiğimize bakınca ne görüyoruz. Tuncay, Sabri, Serkan ve Gökdeniz, A.Güçlü Umut ve Denizlili Serhat dışında sıra dışı kaç oyuncu üretebildik. Bitti denilen Alman futbolu hala yıldızlarımızı üreten ilk kaynak. Ergün Gürsoy'un yeni Galatasaray'ı kurmak için Trabzon'dan önce Almanya'ya gidişi ille Türk hoca olsun diyen bizlere birşeyler anlatmıyor mu?
Geçen hafta Kapo'ydu. Bu hafta Hamit oldu. Hamit Altıntop'u, Schalke'den bugün almak, Kapo'yu almak kadar zordur. Alman TV'lerindeki spor progaramlarını kaçırmayan Tanıl Bora'nın tanımlamasıyla "Hamit bu senenin fenomeni" Her programda mutlaka onun hakkında konuşuluyor. Bir büyük yıldız adayı olarak gösteriliyor. Hamit'i geçen yıl Slovakya'da izlemiştim. 6 ay sonra da Kadıköy'de Almanya'ya karşı seyrettim. Bir oyuncunun bu kadar kısa dönemde nasıl bu kadar gelişebildiğini görünce şaşkınlık içinde kaldım, bir çok meslektaşım gibi. Schalke 04 stat dahil bir çok yatırım yaptı. İyi bir takımları var. Ama Mike Henke ve Hamit dışında parlatıp satabilecekleri genç yetenekleri şimdilik yok. Hamit ya Schalke'yi zirveye çıkmada, ya da büyük para kazanmada önemli sermayeleri. 2007'ye kadar sözleşmesi var ve bonservisi belirlenmese de 8 milyon euro'nun altında olmayacağı söyleniyor. Mehmet Demircan'ın dünkü haberindeki sözleri aslında her şeyi anlatıyor: "Zaten Schalke beni 3. ligden 1.8 milyon euro'ya aldı."
SPOR
Fener'in sürprizi ELBER
At yarışları
Avrupa Ligleri
Dev buluşma
İkinci Lig Puan Durumu
Utah'ı postaladı!
VOLEYBOL PANAROMA
Önce derbi, sonra imza
Doğru zamanda doğru yerde!
Fark 2 milyon Euro
Doğan'dan nasihat
Geç bile kalmışım
Ortalık karıştı
Görevi ihmal davası
'Gaziantep sahipsiz kalmaz'
Haber turu...
Beş benzemez