Milliyetçi cinnet geçti. Artık UEFA kararına aklıselim bir şekilde yaklaşabiliriz.
UEFA Şampiyonluğu'nu devletten altın almaktan başka bir şekilde değerlendiremeyenlerin... Stadı yıkılmak üzere olduğu için UEFA tarafından kapatılanların... UEFA kriterlerine, akıl almaz vergi borçlarını sildirerek hazırlananların bu karara isyan etme hakkı var mıdır! Konu asıl budur. Dünyanın her yerinde tanınan Galatasaray'ı asla dünya markası yapamayanların başarısızlığıdır bu. Hatırlayalım, 5 sene kadar önce Galatasaray o günlerde oluşan G - 16'ya adaydı. Akabinde 'Dev'lerin sayısı 14'e düştü ve Galatasaray dışarıda kaldı. Bir mücadele verilmeden cephe terkedildi. Daha sonra eklenen 4 takımla Avrupa'nın 18 büyükleri kendi liglerini kurma tehdidiyle o günden bu yana UEFA'ya her istediklerini yaptırdılar. Tıpkı bizim 3 büyüklerin federasyonu yönlendirdiği gibi... Nasıl federasyon, Malatya'ya sormadan Galatasaray maçını bir gün önceye çekiyorsa, UEFA da kurallara bağlı kalarak maçı başka bir ülkeye alabiliyor. Ve biz milliyetçi bir cinnete, histeri krizine kapılıyoruz. Halbuki Galatasaray bir dünya markası değil miydi? Avrupa'da büyük bir güç olmak yolunda kullanılamadı bu kupa. Ve maalesef Galatasaray bugün UEFA Şampiyonluğu noktasından Bayern, Juventus doğrultusuna doğru değil, Steau, Kızılyıldız noktasına gidiyor.
Kendimize yalanlar söyleyerek, coşup çıldırarak, UEFA'ya tek tip mektuplar yollayarak kabile tepkileri veriyoruz. Halbuki Galatasaray'ın G - 18'de olmasını sağlayabilseydik bugün her şey çok farklı olacaktı. Ama bugün Galatasaray tıpkı UEFA Şampiyonluğu'nda olduğu gibi devlete bakıyor. Altınları istediği yerden, başbakandan yardım istiyor. Ve eski futbolcu liderimiz de icabet ediyor. Sorun budur. Yani nasıl yönetildiğimiz. Ama sadece futbolda değil...
Her sabah ilk okuduğum ve gün sonunda en çok aklımda kalan yazar, Mine Kırıkkanat'ın pazar yazısından iki noktaya dikkat çekmeli. Kırıkkanat, Türkiye'nin Gürcistan'la birlikte aynı gün gidilmemesi gereken ülkeler arasına girmesinin ne kadar acı olduğunu vurguluyor önce. Düşünüyorum, bizim buna değil de üç paralık bir maça takılıp kalmamız ne acı. Ve Kırıkkanat'ın başbakanımızla ilgili şu tespiti: "...İkinci büyük saçmalıksa, yine başbakanın telefona sarılıp UEFA'nın kararına karşı Berlusconi'den destek istemesiydi. Çünkü futbol için uluslararası destek arayan bir başbakanın, hemen ardından gelen Avrupa Konseyi kararı için kimseye telefon açacak yüzü kalmaz ve kalmadı. Sonuç tam bir bozgun olup Türkiye'nin en üst düzeyde 'karizmayı çizdirmesi'dir..."
Allah müstehakımızı versin...
SPOR
Süper Lig başlıyor!
At yarışları
Avrupa Ligleri
Fener gönül aldı : 73-71
İKİNCİ LİG PUAN DURUMU
Lakers tokadı
Erdemir, Fener'i yaktı :3-0
Kartal için karar anı
Hatırla o günleri
'Bu filmi gördük'
Arayışa devam!
İşte kadrolar
Haber turu...
Altınlar ve isyanlar