Geçen sezonun başı, Lucescu, Beşiktaş'la anlaşmış. Yöneticiler oyuncularla görüşme yapıyor.
- Lucescu seni kampta görmek istiyor. Boş mukaveleye imza at.
- Boş mukaveleye imza atmam. 550 milyar lira alacağım var. Bir kısmını kulübe bırakayım. Mukaveleye de bir para yazalım. Ben Beşiktaş'ta kalmak istiyorum.
- Olmaz boş mukaveleye imza at.
Diyalog, üç aşağı, beş yukarı böyle. Taraflardan biri bugün Gençlerbirliği'nin Kaptanı olan Ümit Bozkurt. Diğeri de sonra bir dost sohbetinde Ümit'e hakkını vermemekle öğünen, böylece kulübün hakkını koruduğunu düşünen bir yönetici. Futbol başarıları bir yana, Türkiye'nin en iyi yönetilen kulübü olarak görülen Beşiktaş'ta iki yıl önce olan bu. Peki ya sonra...
Son bir aydır medyada bir "modern zengin köle" hikayesi anlatılıyor. Lucescu ve yönetiminin, özellikle İbrahim, Tümer ve Ahmet Yıldırım üzerine yoğunlaşan 'efendi' baskısı... "Ya imza atarsınız ya da ikinci yarı oynayamazsınız, yerinize oyuncu buluruz." 6 ay oynatılmamakla tehdit ediliyorlar. Biliniyor ki bu sürede oyuncunun düşüp çakılması, heder olması çok kolaydır. Lucescu'nun bir zamanlar Hakan Ünsal'a yaptığı gün gibi önümüzde duran bir örnek. Bu 3 oyuncunun aldıkları birlikte hareket etme kararı da yürümüyor. Önce Lucescu'ya gidip "Sen ne yaptın hoca! Oynatmam dersen biz nasıl pazarlık yapacağız?" diye soruyorlar. Karşılarında duvar... Sonunda birisi dönüyor sözünden. Çünkü verilen basit bir söz sadece. Sendika yok, birlik yok. Profesyonel Futbolcular Derneği var, evlerden uzak! Olmuyor. Nihayetinde gazetelerde göz yaşartan imza hikayelerini okuyoruz bu futbolcuların. Elleri kolları bağlı çalışanların gönülsüz, çaresiz imzaları, kahramanlık destanı gibi anlatılıyor.
Türkiye'de başarı doğrularla değil, daha az yanlışlarla geliyor. Ve maalesef başarı doğruları getirmiyor, çarpıklıkları örtüyor. En yanlış en övünülecek şeymiş gibi sunuluyor bir de. Hiçbirimizin de sesi çıkmıyor.
Ancak ne olursa olsun bugünün dünyasında doğrular baskın çıkıyor. Size haddinizi bildirecek birileri 'dur' diyor. Biz içine girmek istemesek de, bize medeniyet müdahale ediyor. Ümit Bozkurt muamelesi yaptığımız dünyalı futbolcular haklarını koruyor ve transfer yasağı yiyoruz. Ümit milli takımın sahasını kapatıyor medeniyet. Schalke Arena uyanıklığımıza baskın yapıyor. Çünkü onlar fair play deyince adil oyun kavramını anlıyor, biz ise soyut bir centilmenlik. Biz işin adaletini kaydırdık. Ve ipin ucu kaçıyor. Gitmek istediğimiz yolda, medeniyette yavaş yavaş herkes bize arkasını dönmeye başladı. Korkum, gün gelip tek gidilecek yerin Pervez Müşerref Kupası olması!
SPOR
PATRON 'HAYIR' DEDİ
At yarışları
Avrupa Ligleri
Ülker yeniden sahaya çıkıyor
İKİNCİ LİG PUAN DURUMU
Hido'dan duble finiş
50. ŞEREF YILI
Fener faiziyle aldı: 3-1
Zago'ya Luce freni
Alex işi tamam
Bir Eyüp eksikti!
Hakan'a yeni yuva
BECKHAM BOMBASI
Binlerce teşekkür
Anahtar Unakıtan'da
Hatipoğlu'na ceza indirimi
'Rota Avrupa'
Haber turu...
Adil oyun