Mehmet Ali Birand

Mehmet Ali Birand

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ülkemizin önünde iki yol çıkmaktadır:1. Varılan anlaşma sonucunda, türban-çarşaf gibi dini semboller, artık sadece Yükseköğretimde değil, bir süre sonra ilk okula kadar inebilecektir. Deve hendekten atlatılmıştır. Dini muhafazakar kesim, yıllardan beri sürdürdüğü mücadeleyi kazanmıştır.Yol açılmıştır. Önümüzdeki dönemlerde iktidara gelecek olanların eğilimlerine göre, türbandan başlayarak, kılık kıyafet değişimi yaşanacak. Bununla birlikte de, Türkiye giderek İslamlaştırılacaktır.2. Varılan anlaşma, MHP ve AKP liderlerinin ileri sürdükleri gibi, sadece yüksek okul eğitimi düzeyinde kalacak ve hiçbir şekilde yaygınlaşmayacaktır.Eğer iyimserler arasındaysanız, bu anlaşmanın yüksek öğretim ile sınırlı kalacağını söyleyebilirsiniz.Eğer kuşkuluysanız, bu anlaşmadan son derece rahatsız olabilirsiniz.Ben, türbanın yüksek öğretimde serbest bırakılması gerektiğine inananlardandım. Üniversite çağına girmiş olan insanlarımızın serbest bırakılmasına inanırdım. İstiyorsa türban takabilmeli, istiyorsa başı açık dolaşabilmeliydi.Bugün önümüzdeki anlaşma beni de son derece rahatsız etti.Ben ne felaket tellalıyım, ne de ortalığı karıştırmaya çalışıyorum.Ancak, bugünkü gelişme beni dahi kaygılandırıyor.Türban özgürlüğü sadece Yüksek Öğretim ile kısıtlı bırakılsaydı, bu kadar rahatsız olmayacaktım. Benim gibi, türban konusuna daha liberal yaklaşan geniş bir kesim de rahatsız olmayacaktı.Oysa bugün rahatsızız.Kuşkumuz var.İktidarın bu konudaki yaklaşımına artık güvenmiyoruz.İsteseler, bu yasağın sadece Yüksek Öğretim ile kısıtlı olacağını anlaşmaya koyabilirlerdi. İsteseler, kapanmanın ilkokullara kadar inmesini engelleyebilirlerdi. İsteselerdi, başı açık yaşamak isteyenlerin haklarını da koruyacak maddeler getirebilirlerdi.Yapmadılar veya yapamadılar.Demek ki, kafalarının bir kenarında, kapanmayı genişletmek yatıyor. Belki kendi dönemlerinde yapmayacaklar, ancak ilerdeki iktidarların bu açıdan önünü açmayı tercih ettikleri anlaşılıyor.AKP, kendi dünya görüşünü paylaşmayanlara gereken duyarlığı maalesef gösteremedi. İktidar olduğu dönemdeki uzlaşıcılığını sürdüremedi. 22 temmuz seçimlerinden sonra toptan değişti. Karşımıza bambaşka bir parti çıktı. Yaptığı nice iyi ve doğru işleri de unutturdu.Şimdi sıra bizlerde.Gelin hepimiz sesimizi çıkaralım ve hiç değilse, anayasa komisyonu düzeyinde, türban serbestisini Yüksek Öğretim düzeyinde kalmasını gerektirecek bir maddeyi veya cümleyi anayasaya sokulmasını sağlayalım.Hadi kalkının.Sesinizi duyurun.Seyretmeyin.Başkalarından medet ummayın.Demokratik haklarınızı kullanın. Milliyetçi Hareket Partisi ve Ak Parti, Türkiye Cumhuriyetinin en önemli dayanaklarından birini değiştirmek konusunda anlaşmaya vardılar. Türk toplumunun bir bölümü bu gelişmeden son derece memnun olacak, diğer bölümü de son derece rahatsız olacak. Ak Parti Konya milletvekili Hüsnü Tuna ve Isparta Belediye Başkanı Hasan Balaman manşetlere çıkmışlardı. Her ikisi de "Türban kamu binalarında da serbest bırakılmalı" demiş ve bu konuda çalışmalar yapıldığını ileri sürmüşlerdi.Basının bir bölümü "İşte gördünüz mü, AKP'nin gizli gündemi ortaya çıktı. Gerçek niyetleri anlaşıldı "diye yayın yaptı.Şimdi gelen haberlere göre, Ak Parti hem Tuna, hem de Balaman hakkında ön inceleme başlatmış. Bunun Türkçesi, Konya milletvekilinin cezalandırılmasına kadar gidecek bir süreç başlatılmış demektir. Bu tutum, aynı konuda konuşma niyetinde olanlara da bir gözdağı vermek, farklı sesleri susturmayı hedefliyor.Ben partilinin de görüşlerini paylaşmıyorum. Ancak, AKP'nin bu tutumu ayıplamaktan da kendimi alamıyorum.Bu beyler ne demişler?Kabul edersiniz veya reddedersiniz, bir konudaki görüşlerini açıklamışlar.Üstelik partide resmi bir görevleri de yok. AKP sözcüsü olsalar dahi , bu tahammülsüzlüğü anlayabilmek son derece güç. Bu parti özgürlükleri genişletme şampiyonluğu yapmıyor mu ? Türban'ı özgürlük adına serbest bırakmaya çalışmıyor mu? En fazla, "kendi kişisel görüşlerini açıklamışlar. Parti olarak politikamız bu değildir" dersiniz, olur biter. Böylesine sert bir tepki göstermenin anlamı, farklı görüşleri içlerine sindiremediklerinin, işareti değil mi ?Demek ki, işlerine gelince özgürlükçü davranıyorlar, işlerine gelmeyince cezalandırma yoluna gidiyorlar.Bugün kendileri gibi düşünen bir yoldaşlarını, sırf partinin genel imajını zedeleyecek diyerekten susturmaya çalışıyorlarsa, yarın kendileri gibi düşünmeyenlere kimbilir neler yapacaklar. AKP'nin fikir özgürlüğü, bu kadarmış "Bu yazı "Yüksek Öğrenim" konusundaki son dakika düzenlemeden önce yazılmıştır" (Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com) yayınlanmaktadır. ) mabirand@e-kolay.net