Meğer herkesin arzusu buymuş.Kıbrıslılar hâlâ inanamıyorlar. Adada büyük bir iyimserlik havası esiyor.Denktaş usta bir satranç oyuncusu olduğunu gösterdi. Sonuç alınamayacağını anladığı anda, geri adım atmaktan çekinmediğini gösterdi.Doğrusunu yaptı.Sürdürülen eski tutum ile bir yere varılamazdı.Bundan sonrası çok önemli.İki lider aslında kendilerini bir tünele soktular.Kolay kolay çıkamayacakları bir tünel.Müzakere artık adada yapılacak ve sonuç alınana kadar sürecek. Birleşmiş Milletler Temsilcisi de masada yerini alacak, ancak ortaya öneri koyamayacak.Bunlar, Rauf Denktaşın uzun süredir istediği unsurlardı.1. Müzakerelerin New York veya başka bir yabancı ülkede yapılması, Denktaşı rahatsız ediyordu. Gidip gelme ve masrafın dışında, teknik açıdan sorunlar yaratıyordu.2. Asıl önemli olanı, Birleşmiş Milletlerin konumu. Denktaşın en büyük sorunu, BM ve Avrupa Birliğinin Kıbrıs konusuna burunlarını sokmaları. Yaptıkları her müdahalenin müzakereyi zorlaştırdığını belirten Denktaş, bu defa BMnin rolünü kısıtladı. BM Temsilcisi De Soto görüşmeleri izleyecek ve taraflar istediği taktirde müdahale edebilecek. Ancak BM Temsilcisi, ortaya çözüm planları atmayacak. Rauf Denktaş çok akıllı şekilde taktik değiştirdi. Kendinden bekleneni yaptı. Herkes tutum değiştirmeli... Bu tünelden çıkmak yok.Her iki lider, kafasına estiği anda masadan kalkamayacak. Kamuoyuna son derece önemli ve somut gerekçeler vermek zorunda kalacaklar.Artık taktik oyunların dönemi kapandı.Şimdi, ilk defa ciddi pazarlık başlıyor.Rauf Denktaş, bu tutumuyla konfederasyon tezinden vazgeçebileceğinin işaretini verdi. Israr etmeyeceğini gösterdi.Şimdi top Kleridesin sahasında.Türk tarafının beklentileri son derece net. İki ayrı bölgede (bugünkü gibi) oturan, kendi işini kendi başına gerçekleştiren iki toplum. Zayıf bir federasyon örtüsü altında, tek dış temsil. Gelinilen noktayı tünele benzetirken abartmıyorum. Bu iki unsurdan vazgeçilemez.Sadece Türkiye değil, Kıbrıs Türk toplumunun büyük bir bölümü de bunu arzuluyor.Kimse Rumlarla içiçe yaşamak istemiyor.Yanyana yaşamak, gidip gelmek, iş bulmak ve bir süre daha (alışana kadar) Türk askerinin korumasında kalmak.Acaba Klerides bu formülü kabul edecek mi?Daha doğrusu kendi toplumuna kabul ettirebilecek mi? Zira Rum toplumundaki aşırı unsurlar daha şimdiden seslerini yükseltmeye başladılar.Eğer Rumlar AB üyeliğini istiyorlarsa, bu noktaları kabullenmek zorundalar. Önceki güne kadar baskıların odağı Denktaşın üstündeydi. Bugün ise baskılar Kleridese yönelecek.Şu andan itibaren herkese önemli roller düşüyor.1. Liderlerden beklentilerimiz artık susmaları. Basın demeçlerinden vazgeçmeleri. Konuştukça tonunu arttırdıkları sert sözcükleri bırakmaları. Neyi kabul etmeyeceklerini değil, neyi kabul edeceklerini söyleyerek ortaya çıkmaları.2. Avrupa Birliği mutlaka aradan çekilmeli. AB yetkilileri ne zaman konuşsalar taraflardan biri rahatsız oluyor. Üstelik, Kıbrıs sorununu bilmediklerinden dolayı, her sözleri Türk veya Rumları şaşırtıyor.Lütfen aradan çekilin...Bir süre için susun...Bırakın, iki toplum ilk defa kendi geleceklerinin pazarlığını rahatça yapabilsinler.Rauf Dentaş ile Glafkos Klerides, tarihe imzalarını atabilecekleri bir olanak yakaladılar. Daha birçok kriz yaşanacak mutlaka, ancak hepimizin beklentisi sorunun çözülmesidir.Hayırlı olsun... mbirand@attglobal.net