Levent Köprülü

Levent Köprülü

-

Tüm Yazıları

Aslında bu bir “zafer” yazısı değil. Sadece sürücülerin, onlarca yıllık çalışmalar sonrası geliştirdikleri teknolojik sistemlere hâlâ neden direnç gösterdiğimizin bir analizi... Hadi ağır oldu, “gözlem” diyelim...

Benim gibi bazı alışkanlıklarına fanatik düzeyde bağlı olan biriyseniz, alışkanlıklarınızın alanına giren konularda değişimleri öyle bir reddedersiniz ki muhalefet lafı, bu direnişinizi tanımlamakta güdük kalıverir.
Bu kadar da iddialıyım!
Belki de rahmetli dedeme çekmiş olabilirim bu konuda. Hiç unutmuyorum; bizim sevgili “Süt Oğlan” Anadol’a takılan biraz büyük çaplı egzost, bir hafta içinde şiddetle tekrar eski boyutlarıyla değiştirilmişti. Anadol’un siyah “vinleks” olan tavanının çatlakları dolayısıyla söktürülüp gövde rengi olan beyaza boyanması için evde neredeyse üç gün
üç gece süren “açık oturum” havası yaratmıştı. Amcamın taktırdığı radyo teyp ise asla dedem tarafından büyük bir istekle kullanılmadı.
Bendenizin emektar otomobili de sanırım benzer bir “direniş” nedeniyle
15 yıldır himayem altında durmakta. Manuel vitese karşı olan tutuculuğum ise farklı teknolojiler kullanan değişik otomatik viteslerle neredeyse kavga etmeme sebep oluyor hâlâ ama bunu kimseye söylemiyorum. Sanırım bunu beynime de söylemeyi unuttuğumdan, genelde “Yaw değiştir artık şu vitesi kardeşim yaa!” ya da “Hahh, burada mı küçültülür bu vites, de bakiiim bana!” gibi içimden saçma diyaloglar geçirirken yakalanıyorum kendime!

Bence itiraf edelim!

Otomobil gibi mekanik bir aletle kavga ediyor oluşumuzun, bana göre en büyük nedeni, giderek ve hızla artan teknolojiye bazılarımızın kolayca uyum gösterememesi. Teknoloji o denli çabuk gelip, otomobillere giriveriyor ki, biz daha bir tanesine alışmadan ikincisi hatta üçüncüsüyle tanıştırılıyoruz. Tıpkı, önümüzdeki ilk tabağı bitirmeden sıcak ve tatlı tabağının da masaya konuluvermesi gibi. “Afallıyoruz” desem yeridir...
Nitekim yaşlı bir komşumuzun, 10 yıllar sonra satın aldığı enjeksiyonlu son model otomobilini çalıştırmadan önce hâlâ gazı birkaç kez pompaladığını, bu yüzden de otomobili her defasında çalıştırma güçlüğü yaşadığına da tanık olmuşluğum var.
Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım, o gün, sıkışık trafiğiye ün yapmış bir semte gitmek zorunda kalmadığı için şükrettiğini söylüyordu. Nedeniyse “Aga, acayip benzin yakıyo dur-kalk yüzünden” şeklindeydi. Henüz fabrikasyon naylonlarının bir kısmı üzerinde duracak kadar yeni olan otomobilinde “Stop&Start” sistemi olup olmadığını sorduğumdaysa, hiç duraksamadan patlattı cevabını:
“Var ama, ben devre dışı bıraktım. Eziyet çekiyo araba resmen!”
Aslında bizim, otomobile eziyet çektirdiğini düşündüğümüz sistem, söz konusu üreticinin mühendislerinin yanı sıra sistemi geliştiren firmanın Ar-Ge bölümünün de bi’ o kadar mesai harcadığı ve yıllar boyu uğraştığı bir şeydi. Bugün özellikle Avrupa’da piyasaya çıkan yeni otomobillerin büyük bölümüne takılmaya başlanan, yaklaşık 10 yıldır sıklıkla kullanılan ve yüzde 10’a kadar yakıt tasarrufu sağlayabilen bir şeyden bahsediyoruz. Dolayısıyla motorun bazı aksamlarını çabuk eskiteceği yolundaki düşüncenin, mutlaka mühendisler tarafından hesaplanmış olacağına inanmak gerekiyor.
Bununla beraber söz konusu sistemi hiç tanımayan ve bu nedenle de her durduğundan kontağı çevirip aracı çalıştıran sürücülere de rastlamadım değil. Bu da aracın satılması sırasında yeterince bilgi verilmemiş olmasından kaynaklanıyor diye düşünüyorum.

Haberin Devamı

Biraz da zafer sarhoşluğu

Aslında teknoloji her ne kadar hayatımızı kolaylaştıracak çözümler sunsa da kullanıcıları tarafından, daha yazıya girişte sözünü ettiğim dirençle karşılanabiliyor. Bu direncin
“alıştığıma ters kardeşim!” gibi bir açıklaması, bir de “teknolojiyi alt etme
ve zafer sarhoşluğu elde etme” gibi bir nedeni olabiliyor tabii...
Maalesef, tehlikeli de olsa, birçoğumuzun emniyet kemeri ve onun sesli uyarı sistemiyle gereksiz bir mücadelesi vardır. Aslında sizin hayatınızı korumak için “öylesine” değil, uzun çalışma saatleri sonunda icat edilmiş bir teknolojik yenilik olmasına karşın, emniyet kemeri ikazını olmadık yollardan alt etmek bazen gurur meselesi haline bile gelebiliyor.
Takılmış kemerin üzerine oturmak, sesli uyarı geçene kadar sabretmek, emniyet kemeri yuvasına 10 liralık parça takmak hatta sensörün yerini tespit ettikten sonra onu yanıltmak amacıyla kaykılarak oturmak gibi “karşı ataklar” geliştirmek söz konusu olabiliyor. Bunu her yapışta, teknolojiye karşı bir zafer kazanıldığı şeklinde bir duygu oluştuğunu itiraf edelim!
Tabii teknolojinin de bu konuda deyim yerindeyse “eli armut toplamıyor” diyeceğim. Nitekim, son dönemde bazı markaların yeni modelleri için emniyet kemeri takılmadığında bazı fonksiyonların çalışmaması gibi bir sistem geliştirildiğini duyuyorum. Aman aklınızda bulunsun!

Haberin Devamı

Teknolojiyi alt etmenin dayanılmaz hafifliği

Haberin Devamı

Manuel vites tutuculuğum otomatik viteslerle neredeyse kavga etmeme sebep oluyor ama bunu kimseye söylemiyorum.

Teknolojiyi alt etmenin dayanılmaz hafifliği

Stop&Start sistemini ”Eziyet çekiyor resmen araba” diyerek devre dışı bırakanlar var.