Patlıcan etkili süper spor otomobil!

Otomobil tasarımcıları, çevresinde olan her şeyden ilham alabilir... Kimi zaman bir moda akımından, kimi zaman bir balıktan ve hatta sebzelerden bile...

Tasarımcı denildiğinde bir sanatsal bakış açısı, görsel hafıza zenginliği, doğadan ve çevresel bir takım unsurlardan etkileşim gibi uzunca bir "ilham perisi" listesine sahip insanlar gelir aklıma. Pek yanlış bir tanımlama da olmasa gerek aslında. Ancak bu listenin içine neler girdiğine ilişkin tahmin yürütsem, örneğin "patlıcan" gibi bir sebze, herhalde listemin içine bile girme şansına sahip olamazdı. Ama İngiliz McLaren’in Koreli tasarımcısının ve benim yazımın ilham kaynağı olmayı başardı bile!
McLaren’in özel müşteriler için "sipariş"le otomobil üreten "Özel Operasyonlar" bölümü tarafından, garajında pek çok süper otomobil bulunan bir müşteri adına geliştirilen X-1’den söz ediyorum. Müşterinin istediği aracın ortaya çıkarılması için Koreli tasarımcı Hong Yeo ile markanın tasarım şefi Frank Stephenson, bir hayli kafa patlatmış. Aracın tasarım detaylarında 1971 model Citroen SM, 1959 Buick Electra, 1939 Mercedes Benz 540K, 1953 Chrysler D’Elegance Ghia ve 1961 Facel Vega’dan esintiler ekleyen ekip, bununla birlikte efsanevi Airstream karavandan, Montblanc dolma kaleme, Jaeger saatten piyanoya kadar farklı unsurlardan da ilham almış. Veee, bir de patlıcandan. "Nesini ilham almışlar?" diye soran olursa, bu sebzenin dış yüzeyindeki parlaklık onlara ilham vermiş. Nitekim aracın parlaklığı farkedilir bir şekilde ortaya çıkarken, renginde de "patlıcan moru"na yakın bir ton dikkat çekiyor.

Balıklar listenin başında
Tasarımcıların ilham listelerinin başında, balıkları ve çeşitli böcek türlerini saymak mümkün. Nitekim balıklar, aerodinamik yapıları nedeniyle ilham olurken, sinek ve böcekler de göz yapılarıyla bu listeye giriyorlar. 1961 yılında konsept olarak tasarlanan Corvette Mako Shark, hem tasarımında hem de adında köpekbalığı bulunan ilginç otomobillerden biriydi. Daha sonra bu tasarım, 1965’te aynı adla ikinci kez farklı bir formda ortaya çıkarken, C3 olarak anılan seri üretim üçüncü nesil Corvette’in öncüsü oldu. 1969 Manta Ray konseptiyse balık etkisinin sürdüğü bir otomobildi ve 1965 model Mako Shark’ın tasarımının elden geçirilmesiyle oluşmuştu. Sert görüntüsü ve aerodinamik kıvrımları, doğadan alınmıştı. Anımsanması kolay bir başka "balıklı" konsept ise Mercedes’in 2005 yılında ortaya çıkardığı "Bionic" oldu. Esinlenmenin ötesine bile geçen tasarımıyla dikkat çeken Bionic, "kutu balığı" olarak çevirilebilecek balığın aerodinamik avantajlarından yararlanmak üzere geliştirilmişti. Çok düşük rüzgar direncine sahip tasarımıyla "doğa mucizesi"ni otomotiv dünyasına taşıyan Bionic, aynı zamanda karbondioksit emisyonu açısından döneminin en düşük değerlerine imza atabiliyordu.
Böcekler konusuna gelince... Bunun en
önemli örneklerinden birini, sadece bir tasarım çalışması olarak anılsa da Lamborghini’nin Insecta konsepti oluşturuyor. Adında bile bir "böceksi" unsur taşıyan Romen bir tasarımcının eseri olan araç, böcek gözünü andıran farları ve stop lambaları, yine böceklerin dış kabuklarını andıran ilginç tasarımıyla dikkat çekiyordu.

Hareketle gelen bereket!
Japon üretici Mazda ise, çita ya da kaplan gibi vahşi hayvanların koşma anındaki hareketlerinden esinlenerek yeni bir tasarım felsefesi oluşturdu, bunu da seri üretim modellerine taşıdı. Hayvanların hareketlerinden esinlenmeyle "Kodo" adını verdiği ve "Hareketin Ruhu" olarak tanımladığı tasarım felsefesini yaratan Mazda, daha önce de "Nagare" adını verdiği felsefeyle örneğin rüzgarların yarattığı hareketi tasarımlarına aktarıyordu. Rüzgarların çöldeki kumlar üzerinde bıraktığı akıcı izler gibi...

Mercedes Bionic, “Kutu Balığı”ndan alınan tasarımıyla “doğa mucizesi”ni otomotive taşımıştı...

Lamborghini Insecta, böcek gözü ve kabuğuyla tasarlanmıştı.

Corvette konsepti Mako Shark, köpekbalığını çağrıştırıyordu

McLaren X-1