Levent Köprülü

Levent Köprülü

-

Tüm Yazıları

Hepsinin muhteşem olması gerekmiyor. Çok güçlü ya da gösterişli olmaları da. Küçük bir liste yaptım ve otomobil dünyasına sadece lastik izlerini bırakmakla kalmayıp pek çok katkı sağlamış otomobilleri yazdım...

Otomobil dünyasına lastik izlerini bıraktılar
Otomobil dünyasına lastik izlerini bıraktılar

Bugatti Veyron (solda) Volkswagen Beetle (sağda)

Kimi zaman yenilen bir kazık, kimi zaman da yaşanan bir kayıp beynimizdeki idrak yolları iltihabını açıverir birden. Yoldan geçerken gördüğümüz ve bize göre muhteşem gelen bir manzara, bir sohbette öylesine söylenen sözler ya da anlatılan anılar, bir başka ufka doğru yöneltir bizi, hayallerimizi değiştirir.
Giriş yapayım derken, ne kadar da kitap cümleleriyle yazdım değil mi? Üstelik bir pazar gününde... Olacak iş değil! Ben bile kendimi ayıpladım şimdi. Ama konuyu başka yerlere, başka deneyimlere, esin kaynaklarına bağlayacağım... Çünkü asıl amacım bu. Henüz psikoloji ya da sosyoloji yazmaya başlamadım çünkü. Beni aşar!
Ama şunu bilin ki, girişte yazdığım şeylerin benzerleri, sadece kişisel dünyamızda değil, örneğin otomotiv dünyasında da olup bitebiliyor. Ortaya bir model çıkıyor ve otomobil dünyasının kurallarını altını üstüne getiriveriyor. Bir model çıkıyor, kavramları veya tercihleri kökünden değiştiriveriyor. Ve bir model çıkıyor, ülkelerin otomotiv sanayilerinin oluşmasına öncülük edebiliyor.
Tıpkı yemek programlarında “Bugün sizin için şunu pişireceğiz” ya da “Şimdi birlikte şöyle bir şey yapacağız” ifadelerini kullanan aşçılar gibi, “İşte, ben de bu hafta size bir otomobil dünyasına damgasını vuran otomobillerden bir buket hazırladım” diyeceğim... Bu arada sizin aklınızdan geçip de burada bulamadığınız modeller olursa da, bilin ki “Yerim kalmadı” gibi bir durum da var. Belki bir dahaki sefere. Afiyetle...

Haberin Devamı

Otomobil dünyasına lastik izlerini bıraktılar


Ford Model T
Bu otomobilsiz, “en önemli otomobiller” listesi yapmanın bir anlamı olmazdı zaten. Çünkü 1908 ile 1927 arasında üretilen Model T, küçücük gövdeciğine, pek çok ilki sığdırabilmiş
bir varlık. Henry Ford’un geliştirdiği seri üretim metodu sayesinde oldukça ucuz fiyata satılabilen araç, aynı zamanda dünyanın pek çok ülkesinde üretilerek “dünya otomobili” unvanını da aldı. Ucuz fiyatı sayesinde elektrikli otomobillerin saltanatını da bitiren Model T, aynı zamanda parçaların taşındığı sandıklardan çıkan tahtaların otomobilin tabanında kullanılması nedeniyle otomotiv dünyasının geri dönüşümlü malzemeye sahip ilk araçlarından da biri. 15 milyon satılmıştı.

Chrysler Airflow
Belki bu otomobil sizin için bir anlam ifade etmeyebilir. Hatta çirkin bile gelebilir. Ancak 1930’larda geliştirilip piyasaya sunulan Airflow, gerçek anlamda aerodinamik gövde prensibinin ilk örneklerindendi ve gövdesi rüzgar tünelinde şekillendirilmişti. Bir aracın aerodinamik olması, yakıt tüketiminin azaltılması ve yol tutuş gibi birçok özelliğin iyileştirilmesi açısından “olmazsa olmaz”larından. Tabii, böyle bir otomobili yaratan Amerikalıların 1970’lerde bir dönem ısrarla köşeli ve hiç de aerodinamik olmayan otomobiller üretmiş olmasını halen anlayamadığımı da belirteyim... Zavallı Airflow ise fiyatının pahalılığı nedeniyle ticari bir felaket oldu ve 3 yıl içinde üretimden kalktı. Rahat uyusun!

Volkswagen Beetle
Bizler onu “Kaplumbağa”, Almanlar “Kafer”, Latin Amerikalılar ise “Fusca” olarak sevse de, Beetle işte. Model T’den sonra dünyanın gördüğü en uluslararası otomobildi. Hitler’in emriyle geliştirilen (ki bu otomobilin geliştirilme öyküsü hakkında farklı öyküler de var) otomobil, Almanya’nın o dönemde otoban seferberliğinin de bir halkasıydı. Hitler, bu muhteşem yollarda kullanılacak, konforlu, az benzin tüketen, 4 kişilik bir otomobil istemişti. Ferdinand Porsche de, arkadan motorlu, dört kişilik, dört tekerlekten bağımsız süspansiyonlu, biraz aykırı tasarımlı bu otomobili geliştirmişti. İlk prototipi 1936’da ortaya çıkarken, Meksika’da 2003 yılına kadar üretildi. 21 milyon ile bir ara dünyanın en çok satan otomobiliydi. Şimdilerde, onu örnek alıp yeniden yaratılmış haliyle yollarda.

BMC Mini
Elbette her ülkenin efsane olmuş otomobili var, kabul. Almanya’nın Beetle’ı, Amerika’nın Model T’si, Fransa’nın 2CV’si, Türkiye’nin Anadol’u... İngiltere’nin de BMC Mini’si var işte.
İflas ettikten sonra isim hakkı Türkiye’de üretilen kamyon ve otobüslere geçen BMC yani British Motor Corporation, bu otomobili 1959’da piyasaya sunmuştu. Sonradan İzmir doğumlu olduğunu öğrendiğimiz Alec Issigonis’in çizimiyle hayat bulmuştu. Çıkış nedeni de 1956’da Suudi Arabistan’ın petrol sevkiyatını kesmesi, yani petrolsüzlüktü. O dönemde dört kişilik,
az tüketen bu otomobil geliştirilmişti. Motoru kaputun içine yatay değil dikey yerleştirildiğinden, iç mekanda yer açılmıştı. Çok basitti ve kullanımı kolaydı. Ayrıca iç mekanda yer açalım derken yol tutuşu da mükemmel hale gelmişti. Dünyanın neresine giderseniz gidin, onu tanıyanlar mutlaka var. BMW kanatları altında yaratılan Mini ise bu modelin artık bir marka olarak yaşamasını sağlıyor.

Haberin Devamı

Otomobil dünyasına lastik izlerini bıraktılar


Toyota Corolla
Bu da nereden çıktı? Söyleyeyim, kendisi 1966’dan bu yana 40 milyon adede yakın satışla dünyanın en çok satan otomobili olarak biliniyor da ondan. Farklı bedenlerde de olsa tüm dünyada mutlaka bir Corolla bulmak mümkün. Küçük, dayanıklı ve ekonomik bir otomobil olarak tasarlanıp, 10 nesil geçirdi. Halen de ismi devam ediyor. Daha ne olsun?

Haberin Devamı

Otomobil dünyasına lastik izlerini bıraktılar


Toyota Prius
İkinci bir Toyota’yı bu listeye almak, biraz garip gelebilir. Ancak tüm dünyayı seri üretim hibrit otomobillerle tanıştırması, bu otomobili gerçekten de otomobil tarihine geçirdi. 1997’den bu
yana milyonlarca satılan Prius, pek çok üreticinin aklına girdi ve benzer modeller geliştirmesini sağladı. Tabii bu model, Toyota için de öncü oldu.

Porsche 911
Neredeyse 50 yıldır yollarda ve üretimde olan, üstelik tasarım olarak da aslından çok farklı olmayan bir spor otomobil arıyorsanız, Porsche 911’den başka isim sayamayabilirsiniz. Gerçekten de öyle. O dönemde sadece 130 HP üreten, arkada bulunan hava soğutmalı 6 silindirli bir motorla üretilmişti. Günlük hayatta da rahatlıkla kullanılabilmesi, onu gerçekten çok özel yapıyor. Halen devam eden 911 üretimi hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor...

Chrysler Voyager
Türkiye’de pek tanınmasa ya da popüler olmasa da, tüm dünyada minivan sınıfının yaratıcısı olması bakımından bir hayli önemli model oldu. Sunduğu bagaj hacmi, geniş ve fonksiyonel iç mekanı, 7’ye kadar çıkan yolcu kapasitesi ve konforuyla tamamen yeni bir akımın öncüsüydü Chrysler Voyager. Binek otomobil ile stationwagon özelliklerini daha öteye taşıyordu. 1983’te tanıtıldıktan sonra Dodge Caravan ve Plymouth Voyager markalarıyla da satıldı.

Bugatti Veyron
“Yok artık, daha neler?” Ben de kendime aynı tepkiyi vermiştim. 2006’da piyasaya çıktığında 1 milyon avrodan fazla fiyatıyla herkesin ağzı açık kalmıştı. Teknik özellikleriyse, insanlara “devenin bale pabucu” deyimini hatırlatmıştı. 8.0 litre hacimli motor, 1001 HP güç ve 400 km/s civarında filan da hız. Fabrikasyon olarak üretilen ve benzer sayıda beygirin bir arada barınabildiği bir motor kaputunu hayal etmek bile zordu. Bugün farklı özel serilerle üretimi sürse de, hâlâ ilk günkü gibi yollarda insanların ilgisini uzun süre çekmeyi başarıyor. Tabii sesiyle de...