Levent Köprülü

Levent Köprülü

-

Tüm Yazıları

Otomobil deyip geçmeyin Onun da bir adı var

Otomobilin icadından ya da yaygınlaşmasından önce insanlar ulaşım için kullandıkları atlarına isim verirken, artık bu alışkanlığı otomobillerine taşıyor. Kimi rengine, kimi onunla ilişkisine, kimisi de kafasına göre bir isim seçiyor


Bugün size bu satırları yazıyorsam bilin ki bunda, küçüklüğümde beni Fenerbahçe’de otomobilleri seyretmeye götüren “amcam”ın, otomobilini yıkarken içinde oturmama izin veren “Süleyman Abi”nin ve çocukluk arkadaşım Ahmet’in babası “Uğur Amca”nın 65 model yeşil Kaplumbağa’sının da katkısı var. Bizim “Süt oğlan” Anadol, Süleyman Abi’nin “PiS 603”ü derken, virüs kanıma bulaşmıştı bile... Süt Oğlan’ın adı, Kemal Sunal filminden değil, beyaz olması ve nereye gitmek istesek götürmesinden ötürü layık görülmüştü. Süleyman Abi’nin Renault 12’sinin hikmetiyse plakası ve “inleten” egzozundan kaynaklanıyordu.
Amerika’da Chrysler’ın Ar-Ge merkezini dolaşırken bilgi veren mühendis, o dönemin “ilerici” konsepti “Jeep Concierge”i de anlatmıştı. Efendim bu “Concierge” (konsiyerj diye okusanız da olur) kelimesi, eskiden ABD’de atlı arabalara verilen isimmiş. Sahipleri sarhoş bile binseler, arabayı çeken at yolu bilir ve mutlaka eve götürürmüş. Bu otomobil de o kadar akıllıymış filan. Sonradan muhabbet ilerlemesine rağmen konu atlarda takılıp kalınca, mühendis amca bana bir “bilimsel gerçeği” açıklayıverdi... Meğer insanların otomobillerine isim verme alışkanlığı, atlı ulaşım dönemine kadar gidiyormuş. Yani insanlar eskiden atlarına isim verirken, şimdi otomobillerine isim takıyormuş!
Mühendis amca pek de haksız sayılmaz sanki. Nitekim İngiltere’de bu konuya ilişkin yapılan araştırmalar, her 10 sürücüden 6’sının otomobiline bir isim verdiğini, çünkü otomobillerini sevdikleri aile bireyleri, sevgilileri ya da biricik ev hayvanları gibi kabul ettiklerini ortaya koymuş. Kadir İnanır, filmde kamyonuna “Selvi Boylum, Al Yazmalım” adını Türkan Şoray yüzünden vermemiş miydi yahu? Alın işte ispatı...

Neyse halin, olsun adın!
Bununla beraber aynı araştırmalarda her 10 sürücüden 4’üyse, “Otomobil beni bir yerden bir yere götürür, şaklabanlığa gerek yok!” deyip “Otomobilsin, otomobil kal!” şeklinde takılanlarmış...
Peki insanlar otomobillerine nasıl isim veriyorlar? İşte o konu biraz karışık!
En kolay isim verme şekli, plakaya göre (bakınız: Süleyman abi örneği) yapılanı. Plakasındaki “SP” harfleri yüzünden “Suphi”, “RDR” harfleri nedeniyle de “Radar” denilenleri biliyorum. Çünkü biri, benim ilk otomobilimdi... Hehehe...
Yurt dışında en popüler olan isim verme yöntemiyse, otomobillere ünlülerin adlarını vermek. Türkiye’de bu, genelde popüler bir film ya da dizi kahramanı olarak değişiyor. Mesela “Ezel” gibi... Efendim hiçbir şeye boyun eğmemesi ve özgürlüğüne düşkün olması gibi özellikleriyle bu isme layıkmış. Sahibi yakınımdır ve otomobilin bundan hiç haberi de yoktur... Benim de otomobilime “Atıl Kurt!” demişliğim var, ama o ısrarla bunu reddetti zaten... “Ben kim, Kurt kim? Boşver benim çakma Tarkan’ım” der gibiydi. Belki de ben abarttım!

Aranızdaki ilişki de önemli
Elbette otomobilim, “Emektar” ismini daha fazla benimsemiş durumda. Bu isimle anılmak, onun da işine geliyor, garajda kalma lüksünü sonuna kadar hak ettiğini düşünüyor. Tabii ki bu isim, bizim onunla aramızdaki ilişkinin göstergesi. “Vefalım”, “Belalım”, “Kızım” ya da “Oğlum” gibi lakapların da, otomobillerde sıkça kullanılmasının başka bir nedeni olabilir mi?
Aklıma gelmişken, “renklere göre” adlandırmanın da, en popüler isim verme yöntemlerinden biri olduğunu söylemeliyim. Mavi ise “Maviş” veya “Mavi Boncuk”, beyaz ise “Beyazım”, “Kar Tanesi”, hem beyaz hem de biraz yuvarlak hatlıysa “Kartopu”, siyahsa “Karakaçan” yahut “Karabaş” diye adlandırmak çok da ters kaçmıyor. Eh, otomobiliniz de buna razıysa, sorun yok!
Tamam, “Peki ya özellikler, ha, özellikler?” dediğinizi duyar gibiyim. Doğrudur. Bir arkadaşım, yıllar önce satın aldığı motoru güçlü ancak “frenleri sorunlu” otomobiline “Uçan Teneke” diyordu. Hâlâ anlatırken onun adı “Uçan Teneke”dir zaten... “Hormonlu” şekilde modifiye görmüş otomobiline, biraz da afili ve havalı olsun diye “Road Devil” (Yol Şeytanı) adını uygun gören, tam tersine “Abi mümkünse ben bugün trafiğe çıkmasam!” ya da “Allah’ın adını verdim bak, n’olur koltuğuma oturma, n’olur!” diye yalvaran aracına “Yorgun” diyenlerimiz de var. Ben ve otomobilim sanırım bu sınıfa giriyoruz.
Son olarak otomobile isim verirken “kafasına göre takılan” sürücüler de mevcut. İnternette kısa bir gezinti sonrasında bunu da gördüm nitekim. Tıpkı, aracını ilk aldığı gün park yerinde kaputuna bir kedi oturduğu ve hava filtresinden “hır, hır” sesler çıkarttığı için “Mırnav” diyen arkadaşımız gibi...

Haberin Devamı

Otomobil deyip geçmeyin Onun da bir adı var
Otomobil deyip geçmeyin Onun da bir adı var

Haberin Devamı

Çok da üzüldük!

Haberin Devamı

Bazen öyle haberler geliyor ki, “Allahım şimdi ne yapacağım ben!” diye üzüntü duymadan edemiyorum...
Tıpkı yurtdışı fiyatı 400 bin doların üzerinde olan ve yılda 600 adetlik üretim kapasitesi olan Lamborghini Aventador Roadster’ın 2014 yılının ortasına kadar tüm üretimini sattığını duymuş olmam gibi. Yani parayı denkleştirsem, bu kez otomobil yok ortada... Bununla birlikte Land Rover da, tamamen yeni Range Rover da benzer bir sorun yaşıyormuş. 2013 yılının ortasına kadar tüm üretimi şimdiden satılmış bile. Tabii bu kaç adete karşılık geliyor, onu açıklamamışlar maalesef.