Levent Köprülü

Levent Köprülü

-

Tüm Yazıları

Türkiye’de halen emekleme aşamasında olsa da dünyada klasik otomobil için yanıp tutuşan, yüksek bedeller ödeyenler var. Tabii fırsat bilip “çakma” klasik yaratanlar ve onlara “suçüstü” yapanlar da...

Klasiklerin “çakma”sı da varmış, hafiyesi de

Meraklı bakışlar altında caddede salınarak geçen ve en yeni “vırt zırt” teknolojisine sahip yepyeni otomobillerin arasında sahibine gurur veren 1976 Corvette Stingray’i selamlıyordum. Küçükken, bir benzincide yıkanırken görmüştüm aynısını. Şimdi önümdeydi işte. Tombul, kısa pantolonlu çocuk günlerime döndürmeye yetmişti. Hâlâ çok güzeldi...
Tam bunları düşünürken, birden “tokat gibi” bir ses duyuverdim arkamdan: “Eski püskü bir şey işte! Habire dert çıkartır bu baba ya!”
Hayatın gerçeği buydu sanırım.
Benim için “yıllanmış şarap” gibi olan
76 Corvette, bu arkadaşımız için “gazı kaçmış gazoz” olabiliyordu...
Türkiye’de, genelde klasik otomobil dendiğinde akla “düğün arabası” konsepti gelse de tüm zorluklara rağmen klasik otomobillerle haşır neşir olan, onlara sahip olmak için ciddi bedellere ve vergilere boyun eğen bir kitle olduğunu da söylemeliyim. Hatta Anadol, Murat 131, Renault 12, VW Kaplumbağa gibi araçları yenileyen, düşük bütçe ve bol “şefkat” ile klasik dünyasına adım atmaya çalışanlar da...

Replikalar bile para!
Ancak klasik otomobillere ilgi, zaten “hastalığın” yaygın olduğu Avrupa, Amerika kıtası ve son zamanlarda da Asya ülkelerinde arttı. Klasik otomobil piyasasında ciddi rakamlar dönerken, belirli popüler klasik modellere sahip olmak, hisse senedinden daha iyi kazanç sağlamaya başladı. Tabii bu da fırsatçıları hareketlendiriyor.
Tıpkı, geçtiğimiz günlerde gazetemizde haberi çıkan 1962 model Ferrari GTO 250 gibi. Bir Alman internet sitesinde yaklaşık 63.7 milyon dolara satışa çıkarılan ve bu etiketiyle dünyanın en pahalı otomobillerinden biri olmaya hazırlanan aracın “gerçek olmadığı” iddia edilmişti. Bir Ferrari tarihçisi, bu aracın üretilmiş 39 adedinin tamamının yerini bildiğini, bu otomobilin onlardan biri olmadığını söylemişti. Anlaşıldı ki “kopya” yani replikalar bile bazen ciddi paralara satışa sunulabiliyor!

Şasi çok şey anlatıyor
Peki ya, bu Ferrari uzmanı olmasaydı ne olurdu? Muhtemelen kazık yiyen zenginler olabilirdi. Ama klasik piyasası bu kadar hareketliyken, bu işin gerçek uzmanlarının olmaması da düşünülemez elbette. Mesela Norbert Schroeder isimli Alman gibi. Kendisine “klasik otomobilin Sherlock Holmes”u diyenler de var.
53 yaşındaki Schroeder, TUV Rheinland Grup’ta klasik araçlara değer biçen ve restorasyon konusunda danışmanlık yapan biri. Yani bir klasik otomobilin, sahibinin söylediği gibi orijinal olup olmadığını, değerini saptayabilecek yetkili kişilerden. Dünya çapında yılda 200’den fazla otomobili inceliyor. “Değil” derse, “Tamam abi!” demekten başka çare yok.
“1990’lı yıllarda, her beş yılda bir tane ‘sahte’ araç ortaya çıkarırdım. Geçen yıl bu sayı sekiz oldu” diyor kendisi. Şasinin yani aracın kasasının üzerinde durduğu temelin çok şey söylediğini, sahte olup olmadığının buradan rahatça anlaşılabildiğini belirten Schroeder, gerektiğinde milimetre milimetre ölçerek inceliyormuş otomobilleri. Örneğin
1936-40 yılları arasında üretilmiş, orijinal bir BMW 328’in vites kutusunun yerini milimetrik olarak biliyor. Farklı yerdeyse, o zaman sorun var...
Bununla birlikte ilginç bir örnek daha vermiş röportajında. Bir klasik otomobilin şasisinin sol tarafı yeniyken, sağ tarafı ekleme olabiliyormuş. Bunun 1970’lerde yapıldığını anlatmış. Hatta bazı kişiler, Hindistan’dan aldıkları 1920’lerden kalma demiryolu çeliğiyle Bugatti şasisi üretip özel olarak eskitilmiş levhalarla Mercedes ya da BMW klasikleri yapabiliyormuş.

Haberin Devamı

HAFTANIN GÜZELİ

Haberin Devamı

Klasiklerin “çakma”sı da varmış, hafiyesi de

Haberin Devamı

İşte bunlar hep sanat!
Kendisinin eski bir Cadillac olduğu, hatta gençliğinde muhtemelen cenaze aracı olarak görev yaptığı belli. Ama şimdi sorsanız, “Hayır, ben Cadillac değilim!” diye feryat bile edebilir. Deyim yerindeyse “çarşamba pazarı”na benzetilmiş zavallı. Bu da sanat için tabii ki. Otomobillerden sanat şaheserleri yarattığını düşünen biri tarafından “benzetilmiş” ve “Korsan Otomobili” benzeri bir isim verilmiş. Eski haline dönmesi için kaç ameliyat gerekir düşünmek bile istemiyorum. Sanırım iş işten çoktan geçmiş, “dönülmez yol”a sapıvermiş! Ruhu şad olsun!