Levent Köprülü

Levent Köprülü

-

Tüm Yazıları

Çalışma hayatına kasaplık yaparak başlayan, kendi parasıyla aldığı otomobille Formula 1’e giren, daha sonra da yarış otomobilleri üreten Guy Ligier, bugün sadece yarış değil “mikro otomobilleriyle” de anılıyor.

Kasaplıktan pistlere

Dünyada ün kazanmış ne kadar insan varsa, mutlaka ardında bir hikayesi de vardır... Otomotiv dünyasının hikayeleri ise başkadır... Genelde başka işlerden gelip, bir hayal olarak otomotivci olan ya da babadan kalan mirası sürdürüp hayatta kalmaya çalışan kilişiklerin arenasıdır bu sektör. O yüzden de bendeniz, yazacak bir şey bulmak için “çöllere” ya da kutup buzullarına gitmek durumunda kalmıyorum konu bulmak için... Zira otomotiv dünyasıni izlemek, araştırmak bunun için yeterli...

Haberin Devamı

Kasaplıktan pistlere



Evet, dedim ya, otomotiv dünyası çok farklı ve renkli bir yer. Mesela düşünün ki, çiftçi çocuğuyken 7 yaşında yetim kalan ve para kazanmak için okulunu bırakıp kasap çıraklığı yapmaya başlayan bir adam, günün birinde F1 takımı patronu olacak, yarış otomobilleri üretecek, geliştirip ürettiği mikro otomobillerle de Avrupa’da büyük başarı yakalayacak... 2015 yılında hayatını kaybeden Guy Camille Ligier’in hayatından bahsediyoruz elbette. Girişimci zekası, azimliliği, belki biraz da şansı, onun otomotiv dünyasında isim sahibi olmasını sağlamıştı.

Kasaplıktan pistlere

Ekskavatörle iş büyüttü

Kasaplıktan pistlere

Az önce de bahsettiğim gibi, kasap çıraklığıyla iş hayatına başlayan Ligier, spora düşkünlüğü nedeniyle pek çok dalda yer almaya çalışıyordu. Rekabetçi ve atletik bir kişilik olduğundan, bir yandan kasap dükkanında çalışırken diğer yandan da kürek takımına girmişti. 1947 Fransa’da yılında kürek şampiyonluğuna uzanan Ligier, Amerikan futboluna (rugby) da oldukça meraklıydı. Askere gittiğinde Fransız ordu takımında yer aldı ve sonrasında da Fransa Ulusal Ligi’nin B takımına girdi. Ancak geçirdiği bir sakatlık, onun rugby kariyerinin kısa sürmesine neden oldu ama spor kariyerini bitirmedi. Bu kez de yarışlara girmeye karar verdi. 500 cc’lik motosikletiyle 1959-60 yılları arasında Fransa Motosiklet Şampiyonu oldu.

Bu arada kasaplıktan kazandığı ve biriktirdiği paralarla önce bir ekskavatör kiraladı ardından da eski bir buldozer satın alarak iyiden iyiye inşaat işlerine girdi. Fransa’da otoyol yapımı işi giderek hızlanmış, bu da Ligier için yeni bir pencede açmıştı. Bir şirket kurdu ve otoyol yapımı işine başladı. 1961’de 1200 çalışanı ve 500 araçlık makine parkına ulaşmıştı. François Mitterrand ve Pierre Beregovoy gibi sonradan ülke yönetiminde yer alacak önemli dostlar edindi.

Haberin Devamı

Ancak otomobil yarışları onun bir diğer rüyasıydı ve mutlaka bunu da denemeliydi. 1957’de bir kez yarışa katılmış ama gerisini getirememişti. 1961-65 arasında pek çok farklı otomobille yarışlara katıldı. Ancak Formula 1’e başlangıcı, kendi satın aldığı Cooper-Maserati T81 yarış aracıyla 1966’de Monako Grand Prix’sinde start almasıyla oldu. Söz konusu araçla 5 yarışa katılmasına rağmen, klasman dışı yani puansız yarıştı. Bu arada bir dönem takım arkadaşı olan Jo Schlesser ile Ford-Shelby ürünlerinin Fransa distribütörlüğünü üstlendi.

Kasaplıktan pistlere

Üretime de başladı

Haberin Devamı

1967 Ligier yine kendi otomobiliyle katıldığı Almanya’daki yarışta 8. gelerek, F1 kariyerinin “tek” puanını aldı. 13 yarışa katılmasına rağmen bu puanın gerisi gelmedi... Ancak bu konuda başka bir başarıya imza attı, kendi yarış otomobillerini üretip ve Ligier F1 Takımı kurdu.

1970’lerden, 1990’larda yarış otomobili üretimini ve takımı ünlü yarışçı Alain Prost’a devredene kadar Ligier markalı yarış araçları önemli başarılar elde etti. İlk ürettiği yarış otomobili, bir yarışta kaza yaparak hayatını kaybeden arkadaşı Jo Schlesser anısına, onun baş harfleriyle adlandırdığı “JS1” idi. 1970’te bu araç birincilikler aldı. Ardından JS2 ve JS3 geldi. Bu iki otomobilin de aynı zamanda yol versiyonlarını üretti. JS2, 1975’te Le Mans’ı 2. sırada tamamladı. 1976’da Matra F1 Takımı’nın küllerinden bir F1 yarış otomobili üreticisine dönüştü. Ancak birkaç başarı dışında F1 otomobilleri, diğer branşlardaki başarıları sürdüremedi. 1991’de Alain Prost’a satıldı ve ünlü pilotlara otomobiller üretti. Ancak Prost’un iflasıyla birlikte, Ligier’in isim haklarını bir başka girişim satın aldı ve halen üretime devam ediyor.

Petrol krizinden mikro otolara

Guy Ligier, bir yandan inşaat işleriyle uğraşırken diğer yandan da otomobil işine girmek için iflas etmiş küçük üreticilerin imalathane ve makinelerini de satın alıyordu. Nitekim Matra’nın F1 işinin yanı sıra iflas eden “Monica” otomobil şirketinden kalanları da satın almıştı 1970’lerde. Bir daha Monica adıyla üretim yapmadı ama 1980’lerin başında “traktör kabinleri” üretimine girdi. Bu arada petrol krizini de fırsat bilerek “mikro otomobil” işine girmeye karar verdi. Bu araçlar “voiturret” olarak adlandırılan ve bugün bile Fransa’da ehliyet gerektirmeden kullanılabilen düşük hızlı araçlardı.

Kasaplıktan pistlere

Ürettiği bu tipteki ilk model olan “Ligier JS4”, aslen “bir traktör kabininden geliştirilmişti” 49 cc’lik mini minnacık bir motosiklet motoruna sahipti. Bu otomobili sadece ehliyetsiz gençler değil, ehliyetini kaptıran yetişkinler bile tercih ediyordu. Bir dönem bu otomobil, Türkiye’de de “Otoser” markasıyla Kayseri’de üretilmişti.

Kasaplıktan pistlere


2004’te başka şirketleri de alan Ligier, ‘JS49’, ‘JS51’ ‘JS53’ gibi yarış otomobilleri de çıkarttı. 2008 yılında Ligier ile Microcar, Ligier Group çatısı altında birleşip adeta “mikro otomobil imparatorluğu” kurdu.

Ancak yarış otomobillerinden kopamıyordu. Bu kez de OAK Racing’in “Dayanıklılık Şampiyonası”nda yarışan otomobillerini ve prototiplerini üreten “Onroak” adlı şirkete danışmanlık yapmaya başladı. Oğlu Philippe Ligier de, araç geliştirme işlerini üstlendi. 2015’te hayata veda edene kadar otomobil hep onun aklında, fikrindeydi...