Hem Güney Asyalı hem de siyahi kimliğini kucaklayan Kamala Harris’in başkan yardımcılığına giden yoldaki duraklarına yakından bakalım
Oldukça ünlü bir markanın etiketini taşıyan, beyaz ceket ve pantolondan oluşan pahalı takımıyla fırlamıştı sahneye... Geçtiğimiz cumartesi günü Demokrat Joe Biden ile birlikte zafer konuşması yapacaklardı. ABD’nin hem ilk Güney Asya kökenli hem de ilk siyahi kadın başkan yardımcısı olarak tarihe geçmiş, dolayısıyla da bu konuşmayı her anlamda hak etmişti Kamala Harris... Adeta idolü olan annesinin ona miras bıraktığı cümleler döküldü ağzından, milyonlarca Amerikalı’ya hitaben:
“Bu göreve gelmiş ilk kadın olabilirim, sonuncu olmayacağım!”
Ashley Richardson-George adlı bir anne, Harris söz konusu konuşmaya başladığında 5 yaşındaki minik kızı Andrea’nın odasına koşup, dakikalar sonra beyaz elbise ve kazakla geri geldiğini anlatıyordu Associated Press ajansına. Ona göre Andrea sadece Harris gibi görünmek için yapmamıştı bunu... Tıpkı onun başkan yardımcılığına yükselmesi gibi, istediği her şeyi yapabileceğini kanıtlamak istiyordu Andrea. Çünkü Harris, yıllar yılı erkeklerin egemenliğinde olan bir göreve gelmeyi başarmış bir kadındı sonuçta.
Annesinin etkisi büyük
Andrea onu örnek almıştı da, Kamala’nın örneği kimdi peki? Tabii ki annesi... Yani, 19 yaşında Hindistan’dan kalkıp ABD’ye gelen ve burada kanser alanında önde gelen araştırmacılardan biri olarak ün yapan ancak 2009 yılında talihsiz bir şekilde kolon kanseri nedeniyle hayatını kaybeden Shyamala Gopalan Harris... Annesi ve babası, Kaliforniya Berkeley Üniversitesi’nde okurken tanışmışlardı. İnsan hakları konusundaki hassasiyetleri onları bir araya getirmişti. Hatta Kamala’yı küçükken protestolara da götürmüşlerdi...
Ancak çift, Kamala 7 yaşındayken boşanmış, o tarihten itibaren Shyamala Gopalan Harris, iki kızını tek başına büyütmüştü. Kamala ve kardeşi Maya’nın isimlerini koyan da oydu zaten. Hindu kökenlerine uygun isimler seçmişti. Örneğin Kamala, “lotus çiçeği” anlamına geliyordu ve aynı zamanda Hindu tanrıçası Lakshmi’nin bir başka adıydı.
Kamala, bu anlamda tam da annesinin istediği gibi davrandı. Çocukken hem Güney Asyalı hem de siyahi kimliğini kucaklamak için Baptist kilisesi ve Hindu tapınağına gitti. Yine çocukluk çağlarında Hindistan’ı ziyaret etti ve ülkenin bağımsızlığı için savaşan hükümet görevlisi dedesi ile kırsalda seyahat ederek yoksul kadınlara doğum kontrolü hakkında eğitim veren anneannesinden oldukça etkilendi.
İlk protesto deneyimi!
Annesi Kanada’da McGill Üniversitesi’nde öğretmen ve bir hastanede kanser araştırmacısı olarak çalışmaya başladığından, ortaokul ve liseyi Montreal’de okudu. Bu sırada “çocukların çimlerde oynamasını yasaklayan kural” nedeniyle küçük kız kardeşi Maya ile apartmanlarının önünde bir protesto gösterisi düzenledi.
Üniversite eğitimini, ABD’de genellikle Afrika kökenlilerin eğitim kurumu olarak bilinen Howard Üniversitesi’nde tamamladı. 1990 yılında baro sınavını geçtikten sonra Oakland’da cinsel suçlarla ilgilenen bölge savcısı yardımcılığı görevini yürüttü.
Ailesi, başlangıçta Harris’in kariyer seçimine şüpheyle bakıyordu. Harris de savcıların saygınlığının pek de iyi olmadığını kabul ediyor ancak sistemi “içeriden değiştirmek” istediğini söylüyordu.
Bu arada 1994’te, Kaliforniya siyasetinde etkili bir isim olan ve kendisinden 30 yaş büyük Willie Brown ile ilişkisi başladı. Brown, 1995’te San Francisco belediye başkanı seçilirken, o yılın aralık ayında çiftin ilişkisi sona erdi.
Harris, San Francisco Bölge Savcılığı’na atandı. 2003 yılında, eski patronu Terence Hallinan’a karşı San Francisco’da Bölge Savcısı olmak için adaylığını koydu ve yüzde 56.5’lik oyla ikinci turda seçildi. Böylece, Kaliforniya’da bölge savcısı seçilen ilk siyahi kadın oldu.
En tartışmalı kararlarından biri 2004’te San Francisco polis memuru Isaac Espinoza’yı öldüren adama karşı idam cezası vermeyi reddetmesi oldu. Ancak Harris, daha sonra Kaliforniya başsavcısı iken idam cezasını yasaklayacak iki girişimi desteklemeyi reddetti. Bu durum, onun “tutarsız” olduğuna ilişkin eleştirileri alevlendirdi.
Siyaset ile tanışma
Harris, artık siyasete iyice ısınmıştı. Nitekim Barack Obama ile olan arkadaşlığı, 2004’teki Senato adaylığına dayanıyordu. 2008 başkanlık adaylığı sırasında Obama’yı Kaliforniya’dan destekleyen ilk kişi Harris’ti. 2013 yılındaysa Başkan Obama, Harris’ten “ülkenin en iyi görünümlü başsavcısı” olarak bahsetmişti. Ancak bu yorum, eleştirmenlerce “cinsiyetçi” bulundu ve Obama özür dilemek zorunda kaldı. 2010 ile 2014 yılları arasında Kalifornia eyaletinin Adalet Bakanlığı görevini yürüttü. İki dönem savcılığın ardından 2016’da Demokrat Parti’den Kalifornia Senatörü olarak seçildi. Üstelik, 20 yıllık deneyime sahip kongre üyesi Demokrat Loretta Sanchez’i mağlup etmeyi başarmıştı.
Aslında ‘Başkan’ olacaktı
2020’deki başkanlık seçimleri için Demokrat adaylar arasına ismini yazdırdı Harris. Asıl hedefi “başkan” olmaktı. Ancak Harris’in kampanyası beklenen ivmeyi yakalayamadı. Joe Biden’ı sıkça eleştiren Harris, bu kez onun başkan yardımcısı adayı olarak yarışa yeniden dahil oldu. Tek sürtüşme yaşadığı kişi “patronu” Biden değildi. Nitekim ABD seçimlerinde Rusya’nın rolü olup olmadığına ilişkin soruşturmada eski Adalet Bakanı Jeff Sessions’ı oldukça sert bir şekilde sorgulamasıyla 2017’de gündem oldu. Benzer bir sorgulama stratejisini, 2018’de Yüksek Mahkeme adayı olan Brett Kavanaugh’nun onay oturumlarında da uyguladı. Başkan Trump, her iki olay nedeniyle Harris’i “iğrenç” olarak nitelendirmişti.
Her ne olursa olsun, Harris’in siyasette iyi bir geleceği olduğunu düşünenlerin sayısı az değil. Nitekim ABD’nin bir sonraki başkanı olabileceği de konuşuluyor... Onu da, 4 yıl sonra göreceğiz.
O gün neden beyaz giydi?
Kamala Harris’in, Joe Biden ile birlikte zafer konuşması yapmak üzere sahneye “beyaz” kıyafetlerle çıkması, aslında Demokrat Parti’nin çokça kullandığı, Amerikan tarihi açısından da hayli büyük öneme sahip bir “simge” durumunda. Nitekim ABD siyaset sahnesinde beyaz, kadınların seçme ve seçilme hakkını savunan hareketle özdeşleşmişti. “Süfrajet” olarak bilinen ve 1904’te başlatılan pasif harekette, kadınlar, saflığın sembolü olarak beyaz giyiniyordu. Beyaz, böylece siyasette kadın hareketlerinin sembolü olmayı sürdürdü.
Spor ayakkabı koleksiyonu var
Los Angeles’ta bir şirket avukatı olan Doug Emhoff ile 2014’te küçük bir törenle evlendi. Emhoff’un önceki evliliğinden iki çocuğu var ve eşi göreve başladığında avukatlığa ara verecek.
Aynı zamanda iyi bir aşçı. “New York Times” gazetesinin yemek bölümündeki tarifleri ilgiyle takip ediyor.
Converse Chuck Taylor spor ayakkabılarının koleksiyonunu yapıyor.
En sevdiği kitaplar arasında Richard Wright’tan “Vatan Evladı”, Khaled Hosseini’den “Uçurtma Avcısı”, Amy Tan’dan “Talih Kuşu”, Toni Morrison’dan “Süleyman’ın Şarkısı” ve C.S. Lewis’ten “Aslan, Cadı ve Dolap” yer alıyor.
Genellikle sabah 6 civarında uyanıp, yarım saat kadar spor yapıyor. İşe gitmeden önce güne badem sütlü bir kase kuru üzümlü tahıl ve bal, limonlu çay ile başlıyor.
Kendini “sert” bir patron olarak tanımlıyor.
Esrarın yasallaştırılmasına verdiği destek sorulduğunda, Jamaikalı mirasına işaret ettiği için babası tarafından tepki çekmiş. Babası, onu Jamaikalıları “esrar içerek eğlence arayan klişeyle” özdeşleştirdiği için eleştirmiş.
“Kadın Obama” olarak anılmaktan hoşlanmıyor. Başkan adaylığı sırasında “Obama’nın mirasını sürdürüp sürdürmeyeceği” sorulduğunda, “Benim kendi mirasım var!” demişti.