Okurumuz Melda Özden, Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’ndaki düzenlemelerden yana dertli mi dertli? Özden, bakın ne diyor:
“Bildiğiniz gibi, bu bulvar deniz doldurularak elde edilmiş. İlk düzenlemeler, apartmanların önünden itibaren, sırasıyla önce kaldırım, sonra palmiye ağaçları, sonra bisiklet yolu (şu anda yürümenin bile imkansız olduğu), otoparklar ve çimler şeklinde yapılmış. Ancak, bu düzenlemede zamanın belediyeleri nasıl usülsüzlük yaptıysa; apartmanlar mahkeme kanalıyla bu bölümlerin bir kısmını almış. (Muhtemelen apartmana ait arsalar istimlak edilmeksizin işgal edildiği için) Belediye de bu iadeyi yaparken, asfalt, beton, ağaç, çim ne varsa sökerek, o bölgeyi toprak halinde terk etim. Apartman yönetimleri ise canları istediği zaman, bu alanı kendi bildiği gibi düzenleyip, etrafını parmaklıklarla çevirerek, garip ucubeler yaratmaktadır. Tabi bu arada yaya yolları da yok olduğu için, yayalar bir süre çamurda yürümek ve parmaklıkla çevrili yerlerin etrafını dolaşmak zorunda kalıyor.
En son örnek; Vali Konağı’nın köşesinde yaşandı. Buradaki görünüm, o alanın etrafı çevrilince, yaya ana yola inmek zorunda kalıyor. Bu nasıl bir uygulamadır? Başka bir çözümü yok mudur? Sahil yolunun gecekondu mahallesi görünümü almasına devam mı edilecektir? Bütün umudum, Vali Bey’in evinin önünde bir yürüyüş yapıp bu durumu sorgulamasıdır.
İzmir, sanki köpek cenneti haline geldi!
Bu sözler Gürcan Yılmaz’a ait. Okurumuz sokak köpekleri konusunda bakın ne diyor: “Doğma büyüme İzmirliyim. Alsancak Spor Salonu’nun karşısında oturuyorum. Yaklaşık iki aydır, salonunun önü sokak köpekleri tarafından işgal edilmiş durumda. Gündüzleri salon önündeki meydanda sakin sakin yatıyorlar, geceleri ise gelen geçene saldırıyorlar. Ayrıca sabaha kadar da devamlı havlıyorlar. İzmir’in birçok yeri sokak köpekleri tarafından işgal edilmiş durumda. İzmir Bisiklet Derneği üyesi olarak, İzmir’in değişik yerlerinde bisiklet sürmekteyim. Her noktada sokak köpekleri ile karşılaşmaktayım. Örnek; Konak İskele önü, İnciraltı Engelliler Bahçesi, Alsancak Sağlık Hastanesi civarı, Mavişehir civarı ve daha bir sürü yer. Mimar Sinan Mahallesi Muhtarı Gülay hanıma olayı aktardığım zaman belediyenin durumu bildiğini köpeklerin kontrol edilip kısırlaştırıldıklarını ve tekrar aynı ortama bırakıldıklarını anlattı. Belediyenin sokak köpeklerini barınaklara götürerek uygar şehir görüntüsüne dönmemiz dileğiyle.”
Urla’daki pislik halkı kızdırıyor
Urla İskele’de kış sezonu olduğu için hemen bütün kayıkçılar, tekne ve motor sahipleri araçlarını kıyıya çektiler. Yağmur ve lodosun da etkisiyle kıyıda biriken çöplük, vatandaşların tepkisine neden oldu. Deniz kenarına inip dinlenmek için birkaç adım yürümek isteyen Urlalılar, deniz kıyısında biriken pet şişeleri, kağıtları ve ambalajları, akaryakıt birikintilerini ve yosunları görünce isyan etti.Vatandaşlar şöyle diyor: “İzmir’in en güzel ilçelerinden biri olan Urla’da bu pislik nereden geliyor? Bunun sorumlusu kim? Yaz kış bu deniz temiz tutulmalı. Havalar güzel olduğunda çocuklarımızla, eşlerimizle sahile gezmeye, haftanın yorgunluğunu atmaya geliyoruz ama bu manzarayla karşılaşıyoruz. Hem pislik hem de mikrop yuvası.”
Teleferik’e ne zaman çıkacağız?
Bu soruyu Yaşar Üstün şöyle ifade ediyor: “Biz İzmirliler kentimizi çok seviyoruz ama çektiğimiz sıkıntıları da... Hadi büyük yatırımları bir kenara bırakın, kentimizin en doğal, en görkemli güzelliklerinden Teleferik’in durumundan söz açmak istiyorum. Neredeyse 3 yıl geçti, hala onarım için ihalaye çıkarılacak. Oysa kafamızı dinlemek, kent dışından bir konuk geldiğinde kendimizi kollarına bıraktığımız bu güzellik ne yazık ki kapalı. Sanki yaşadığımızı hissettiren yerlerden birisi elimizden gidiyor, yaşam alanlarından birisi elimizden alınıyor gibi.”
Zehir bacaları denetlenmiyor
İzmir’deki hava kirliliği konusunda oldukça dertli olan bir okuyucumuz bakın ne diyor: “İki sigara içeni dışarıya(sokağa) attılar... İyi de, İzmir halkı aslında bacalardan çıkan simsiyah dumanlarla zehirleniyor. ‘Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?’ İnsanın aklına, ‘Nasıl olsa dışarıdaki hava, içeridekinden daha zehirli mantığı ile mi yaptılar, yoksa bunu?’ diye bir düşünce takılıyor. İzmir’de birçok apartman ve özellikle bazı fırınlar ile gecekondu bölgelerindeki konutların bacaları zehir saçıyor. Bu bacaları kim denetler? Ne gibi cezalar ve yaptırımlar uygular? Hemşeri İletişim Merkezi’ne de bu şikeyetimi ilettim. Yalnız ‘Kanser vakalarının artışına şaşırmamak gerek’ diye bir not ekledim. Kışın sert poyraz esintilerinin duacısı olduk yıllardır. Soğuk da olsa hiç olmazsa alıp, götürüyor zehirin bir kısmını.”
Kavşaklar ele alınmalı
İzmir’de bir üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışan Hasan Çelik, Manisa ve Osman Kibar kavşaklarında yaşanan kaosun ele alınmasını istiyor. Okurumuz, “Ege Üniversitesi lojmanları önündeki Manisa yolu kavşağını sık kullanıyorum. Bu kavşak aynı zamanda Osman Kibar Kavşağı’nın hemen bitişiğidir. Burası, özellikle Manisa yönüne giden otobüs firmalarının bir kısmının neredeyse yolcu bekleme durağına dönüşmüş vaziyette. Bazen birden fazla yolcu otobüsü Manisa yönüne dönüşün tam kavşak ağzından neredeyse Evka-3 dönüşüne kadar uzun süreli durakta yolcu beklemeleri ve diğer araçların da park etmesi ile trafiği zorlaştırmakta, hatta kazalara neden olmaktadır. Bugün Ankara Asfaltı, metro çalışması nedeniyle arap saçına dönmüştür ve üzücü bir olay yaşanmadan ele alınmalıdır” diyor.
SORUNUNA SAHİP ÇIK
Sokağınızdaki, mahallenizdeki, kentinizdeki aksaklıkları ve yaşamınızda karşılaştığınız sorunları sorumlulara duyurmak, şikayetlerinizi onlara iletmek ve çözüm bulmalarını sağlamak istiyorsanız, 0555-253 52 52 numaralı telefonumu 24 saat arayabilir; ayrıca elektronik posta adresine iletebilirsiniz.