04.12.1996 - 00:00 | Son Güncellenme:
Zülfü Livaneli
MİLLİYET gazetesi İnternet'te yayınlanmaya başladı başlayalı, dünyanın dört bir köşesinden E - mail denilen elektronik posta yağıyor.
Önemsenmesi gereken bir durum.
Demek ki, internet'e bağlanmış ve çağıyla atbaşı giden yüz binlerce dünyalı yurttaşımız var.
Gazeteye postayla gelen "Halk İçin Kurtuluş" dergisi de artık İnternet'te olduğunu duyuruyor.
Böylece dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de birbirine taban tabana zıt siyasi görüşler, İnternet sisteminde yanyana gelmekte.
İnternet'in ilginç bir özelliği de sansüre karşı oluşu.
Bu sistemi sansürlemeniz çok zor!
Bilgisayarını açıp, veriler üzerinde kayak yapmaya başlayan kişi, kolayca her köşeye ulaşıyor.
Diyelim ki Yusufeli'nde yaşıyorsunuz, basit bir bilgisayarınız var ve müzik setlerine meraklı bir insansınız: Konuya ilişkin sayfaları tararken, birden Japonya'nın bir köyünde, elle yapılan özel hoparlörler olduğunu öğreniyorsunuz.
Sonra o firmayla ilgili bilgileri istiyorsunuz.
Biraz sonra size o Japon köyünde yapılan hoparlörle ilgili, her türlü bilgi geliyor.
Bilgisayarınıza bir de yazıcı bağlamışsanız, bir tuşa basarak o bilgileri kağıda basıyorsunuz.
Ve o anda elinize, Japon köyünde yüzünü görmediğiniz insanların hazırladığı renkli broşür geçmiş oluyor.
Japon köyüyle Yusufeli ya da Sibirya'yla Güney Afrika arasındaki doğrudan iletişim gerçekleşiyor.
Saniyelere sığdırılan bir İpek Yolu bu!
Dakikalarla ölçülen bir Marko Polo, Macellan seyahati.
Odanızdan çıkmadan çizdiğiniz bir Piri Reis haritası ve Kristof Kolomb keşfi.
İşte İnternet'in dünyayı değiştiren gücü burada!
Dünyayı küresel bir köye dönüştüren büyü bu etkiden kaynaklanıyor.
* * *
İNTERNET'in bir de başka bir özelliği daha var: Bütün dünyayla ilişkili olduğunuz halde, fiziksel yakın temasa giremiyorsunuz.
Bu da sizin bir otel lobisinde yumruk yemenizi ya da muhatabınıza sille tokat saldırmanızı engelliyor.
Beyin gücü, pazu gücünün önüne geçiyor.
Elektronik posta yoluyla küfür edebilirsiniz ama herkes bilir ki bu yöntem, hiçbir zaman ağzını doldura doldura edilen okkalı bir küfürün yerini tutamaz.
Çünkü bu bilgisayar dedikleri soğuk nevale bir makine.
Bilgisayar aracılığıyla, ne düşmana yan yan bakmak mümkün, ne bıyıkları erkekçe sıvazlamak, ne de boyun damarlarını oklava gibi şişirip ağzından tükrükler saçarak sinkaf çekmek!
Ayrıca bilgisayarla dünyanın her köşesine ulaştırılacak bir çiğ köfte tarifi vermek mümkün de bu maskülin nesneyi, içine ter akıta akıta yoğurup, tavana yapıştırmak olanaklı değil.
Hem tarif doğru bile verilse elin gavuru taa oralarda isotu nereden bulacak?
Bu bakımdan İnternet milli karakterimize pek uygun değil ama yine de gönlüm bir milletvekili arkadaşımızın çıkıp, siyasetin İnternet'le yürütülmesi konusunda bir yasa teklifi vermesinden yana!
Belki de, siyasi tıkanıklığı İnternet'le aşan ilk ülke oluruz dünyada.