Hilmi Gültay

Hilmi Gültay

ege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

HER yıl yaklaşık on bin insanın ölümüyle sonuçlanan trafik kazalarının önlenebilmesinin tek çözümü bireyler arası karşılıklı saygı ve eğitimdir.
Trafik Hizmetleri Başkanlığı, ülkemizin metropol illerinde trafik akışı, denetimleri ile görevli memurların hareketlerini trafik röntgenleri çekerek izlemektedir.
Anlayacağınız artık trafikte denetim görevi yapanlar da denetleniyor. Böylelikle otokontrol sistemi sağlanıyor, şikayetlerin önü alınıyor. En önemlisi de para alışverişi titizlikle inceleniyor.
Bu sistem çok yerinde ve gerekliydi.
Çünkü trafikte yaşanan ceza ağırlıklı işlemlerde, yeni atanan tecrübesiz ve inisiyatif kullanmakta zorlanan memurlar yüzünden vatandaş sıkıntılı anlar yaşıyor.
Ben dahil yüzlerce kişi bu yüzden dertliyiz.
Olayların maddi yönü belki pek önemli değil. Ama memurların, sürücülerin de birer insan olduklarını unutmamaları gerekir.
İşte bir örnek:
Geçtiğimiz günlerde aracımda eşimle Cumhuriyet Meydanı’nda kırmızı ışıkta durduğumuzda, iki direk arasına çekilmiş ve birkaç yerinden ekli naylonla yolun bir bölümünün trafiğe kapatıldığını gördüm.
İzmir in en gözde ve en işlek caddesi olmasının yanı sıra, Atatürk Heykeli’nin bulunduğu meydana bu görüntünün yakışmadığını söylemeden geçemeyeceğim.
Az ileriden dönerek, Pasaport’a sahile çıktım. İki sıra park edilmiş araçların arasından geçerek Cumhuriyet Meydanı’nın trafiğe kapatılan sol şeridine yanaştım.
Etrafta park etmiş onca araç dururken yanıma hışımla gelen trafik polisi aracımı hemen çekmemi ve ceza yazacağını söyledi.
Oysa ben buraya park etmek için değil, motoru çalışmakta olan aracımdan sadece, eskimiş, parçalanmış, plastik ipi çekmek için durmuştum.
Gazeteci olduğumu söyleyip, aracımdaki ‘basın plakası’nı gösterdim ama nafile.
Yazdı...Ceza yazdı!..
Hiç itirazım yok. Çünkü bu hukuki bir konu. Tartışmak bile istemiyorum.
Trafikteki duyarlılığı ve hizmetlerini yakından takip ettiğim İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın son günlerde hepimizin akıllarında kalan “Polis Açılımı” ndaki bir cümleyi anımsatmak isterim:
“Toplum hayatı, ilkler, kurallar, ödül ve cezalar ile yürür.
Başarıyı takdirname, maaş ödülü ile...
Ancak hata yapan varsa onları da korumayarak, cezalandırmalıyız.”
İzmir’in altın kalpli Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz’ın da aynı görüş ve düşüncede olduğunu çok yakından biliyorum.
Ne var ki trafik polisinin ceza yazma tutkusunun, puan sistemine geçildiğinden buyana arttığını ve büyük rahatsızlık yarattığını söyleyebilirim.
Trafik cezalarında İzmir, ülke birincisi olabilir ama, bu birincilik(!) yitirilen değerler ile sevgi-saygı gibi değerleri geri getiremez.