YAZIMIN başlığını cadde ve bulvarlara asılı bir pankarttan aldım.
Sizin için ya da çoğumuz için sıradan bir başlık ama benim için öyle değil.
Ben çok etkilenmiştim...
Çünkü. inanıyorum ki pankartta yazılı bu cümle, yazdıranlar tarafından özenle seçilmişti.
İzmir’e, bizlere gelecek için verilmiş bir hizmet sözü olmanın yanısıra, sanki geçmişte yapılan hizmetleri de hatırlatmak istiyor gibiydi.
Çok anlamlı ve bir o kadar önemli mesajlar içeren bu cümle, ne yazık ki sadece bir seçim sloganı olarak kaldı.
Amacım kişi veya kurumları yıpratmak, yermek, yerden yere vurmak değil.
Ne var ki, İzmir in her yerinde trafikle ilgili çok ama pek çok olumsuzluk yaşanıyor olmasına rağmen, bunları hiç bir seçilmiş yöneticimiz ya görmüyor ya da farkında değiller?
Çocukluk yıllarımın belediye başkanı ve her sokağı asfaltlamasıyla ünlenen rahmetli Osman Kibar...
Yakın geçmişe kadar İzmir Valisi olarak bizlere hizmet veren ve hiç birimizin unutamadığı Kutlu Aktaş...
Yine çok yakın zaman öncesi seçtiğimiz, şimdi ise gönüllerde yaşattığımız Ahmet Piriştina...
Alkıma hemen gelen bu üç yöneticimizi o kadar çok özlüyorum ki?
Hele rahmetli Piriştina’nın bir çok hizmetleri yanında Körfez vapurlarının özelleştirilmesinde gösterdiği ısrarcı davranışı unutmak mümkün değil.
İzmir trafiği o günden buyana biraz olsun rahatladıysa, bunda toplu ulaşımın bir bölümünün denize kaydırılmasının payı büyüktür.
Ve Ekrem Demirtaş...
İzmir ve insan kavramına olan düşkünlüğü, saygısı ile yine İzmirlilerin ufkunu açan bir kent lideridir..
İzmir’in bugün en büyük sorunlarından biri sokakların herhangi bir yatırım için kazılması, ama iş bittikten sonra açılan çukurların kapatılmamasıdır.
Trafiği büyük ölçüde etkilediği gibi, yayaları da sıkıntıya sokmaktadır.
Kazılan yol, cadde, bulvar ya da kaldırımlar, acil olarak kapatılmadığı sürece bu sıkıntı bitmeyecektir.
Üzerinde önemle durulmalıdır.
İhmal edilmemelidir.
Tıpkı seçim zamanlarında asılı pankartlarda yazılı olduğu gibi:
Kentler ona sahip çıkanlarındır...