Ulusal Süt Konseyinin (USK) çiğ süt fiyatını belirlemediğini, altı ayda bir üretici örgütleri ile sanayiciyi bir araya getirerek, taraflara maliyetleri sunduğunu, dolayısıyla sadece aracı bir rol üstlendiğini her zaman yazıyorum ve anlaşılır oluncaya kadar da yazmaya devam edeceğim.
Buna rağmen Konsey, piyasada çiğ süt fiyatları azaldığında üreticiler, arttığında da sanayiciler tarafından “günah keçisi” ilan edilmiş durumda
USK’nın 16 Ocak’ta yaptığı “tarafları bir araya getirme” toplantısında, 2018’in 1 Şubatı ile 30 Haziranı arasındaki 6 aylık dönem için çiğ süt referans fiyatı litrede 1 lira 53 kuruş olarak kabul edildi.
Ardında yüksek enflasyon rakamları gerekçe gösterilerek, bundan böyle referans fiyatının belirlenmesinde, kamuoyunda Gıda Komitesi olarak bilinen, Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesinin görüşünün de alınacağı basına yansıdı.
Sonra piyasada ne oldu?
Referans fiyat belirlenmesinin “USK’dan alınıp Gıda Komitesine bağlandığı” haberi sahada “yeni bir süt krizi mi geliyor” endişelerine neden oldu.
Çünkü üreticiler USK’nın, en az sanayicinin olduğu kadar kendi çıkarlarını da savunduğunu biliyorlardı.
***
Her ne kadar referans fiyat, 1 lira 53 kuruş olarak açıklansa da, bugün için çoğu bölgede süt bu fiyatın altından işlem görüyor.
Örneğin Küçük Menderes’in birçok bölgesinde “rampa teslim fiyatı” 1 lira 45 kuruş ile 1 lira 50 kuruş aralığında oynuyor.
Bu fiyat içerisinde litresinde 10-20 kuruş aralığında oynayan aracı payları da bulunuyor.
Yani yetiştiricinin eline litrede 1 lira 40 kuruş civarında bir para geçiyor.
***
Sanayiciye gelince...
Çiğ süt fiyatları geçen temmuz ayında artınca, benim alışveriş yaptığım bir firma peyniri hemen 29 liradan 39 liraya çıkarmıştı.
O zaman litre başına 9 kuruşluk çiğ süt fiyat artışı o firmanın peynirine 10 lira olarak yansımıştı.
Şimdi de aynı durum söz konusu.
Farkında mısınız bilmiyorum, Türkiye’nin en büyük süt üreticilerinden birinin ürettiği dayanıklı süt fiyatı bir hafta içerisinde 40 kuruş birden zamlandı.
Sorduğunuzda, çiğ süt fiyatının artışıyla birlikte, diğer girdilerdeki artışlar ve personel maaşlarının artışını karşınıza çıkarıyorlar.
Bu durum anlaşılabilir elbette ama artış oranı bence yine de yüksek.
***
Bir de şu süttozu meselesi var tabii ki. Süttozu fiyatı şu anda 8 liraya kadar düştü.
Buna rağmen firmalar satışta zorlanıyorlar.
Bu durum piyasa gereksinimleri için ya da regülasyon amaçlı süttozu üreten firmaları zora sokuyor.
Fiyat daha da düşerse ki öyle görülüyor, birçok firma süt ürünlerini süttozundan yapmaya başlayacak ve bu da çiğ süt fiyatının daha da aşağılara düşmesine neden olacak.
Buna bir de yüzde 15 oranındaki mevsimsel artışı, fiyat artışları nedeniyle süt ürünlerinin tüketiminin azalmasını, bazı firmalar ile süt toplayıcıları (süt müteahhitleri) arasındaki bilinmeyen anlaşmaları ve artan yem fiyatları karşısında yetiştiricinin banka borç yükünün artmasını eklediğimizde, Mart ayı ortalarında sütte ödeme dengelerinin bozulma olasılığı yüksek gibi görülüyor.
İnşallah olmaz ama bu durum 2008’de olduğu gibi beraberinde bir süt krizini tetikleyebilir.
Biz şimdiden uyarımızı yapalım da...