Kışın iklimin alışa-gelmişten daha sert geçmesi nedeniyle kuru incirde, kırmızı örümcek gibi hastalıkların görülmemesine karşın, bu yazki aşırı sıcaklıklar, karayelin anormal derecede baskın rüzgar olarak hemen hemen bütün sezon boyunca esmesi, özellikle Germencik dolayındaki jeotermal enerji santrallerinin (JES) çıkardıkları gazlar nedeniyle, incir küçük ve lekeli oldu.
Birçok yerde de birinci kalite güzelim paçalların (büyük kürek) içi boşaldı ve çatlak (ağzı yarık) olarak satıldı.
Üründe rekolte iyi fakat kalite düşük olmasına rağmen, fiyatlar üreticiyi memnun etti.
Birinci kalite paçal (büyük kürek) incirin fiyatı 13-14, ikinci kalite natrol (küçük kürek) incirin fiyatı 9-10, paçal-natrol karışığı incirin fiyatı 10-11, çatlak (ağzı yarık) incirin fiyatı 5-6, hurdanınki 1-2, ihracat için tercih edilen “A” kalite incirin fiyatı da 17-18 liradan alıcı buldu.
Bu durumda üretici, seneye yüksek fiyat beklentisi içerisine girecek.
Şayet önümüzdeki sezon ürün bol olup, fiyatlar düşerse, beklenti de boşa gitmiş olacak.
Geçen yıl da kalite kötü fakat fiyatlar iyiydi. Rastgele 2013 yılını seçerek o yılın fiyatlarına baktım.
Bundan 4 yıl önce lekesiz paçal 2 lira, paçal-natrol karışığı 1 lira 25 kuruş, hurda ise 20 kuruşa satılmış.
Dört yılda paçalda 7 kat, paçal-natrol karışığında ve hurda ise 8 kat fiyat artışı gerçekleşmiş.
***
Normalde, kötü kaliteli ürünün fiyatı, tüm ürünlerde düşük olur. Ancak bu durum çoğu zaman incir için geçerli olmuyor.
Türkiye’de kurutmalık incir üretimi ağırlıklı olarak Aydın ve sonra da Selçuk, Tire, Torbalı gibi ilçeler başta olmak üzere İzmir ilinde yapılıyor.
Yani üretim sahaları sınırlı. Bir de ihracatçının her yıl yurt dışına miktar konusunda bir taahhüdü bulunuyor. İşte bu iki faktör nedeniyle incir fiyatı belli olmuyor.
Bu denli sınırlı üretim olmasına rağmen, Türkiye’deki birçok üründe olduğu gibi incir de küresel iklim değişikliğinin tehdidi altında bulunuyor.
Aydın’da son zamanlarda mantar gibi biten jeotermal santraller sebebiyle iklim değişikliği daha fazla hissediliyor.
Burada önemli olan, bu olumsuzlukların küresel iklim değişikliğinden kaynaklandığının yaklaşık 100 bin civarındaki incir üreticisine ne hızla anlatılacağı. Şayet bunun üzerine gidilmeyip de, üretici çaresiz bırakılırsa, fiyat ne kadar yüksek olursa olsun, Türkiye gelecekte kaliteli incir üretemeyeceği için incirdeki egemenliğini yitirecek.
Başta AB ülkeleri olmak üzere, yaklaşık 100 ülkeye yapılan ihracat sıkıntıya girecek.
Bu durumda aportta bekleyen başta Yunanistan olmak üzere diğer ülkeler devreye girecekler.
Küresel iklim değişikliği sadece inciri değil, diğer ürünleri de etkileyecek.
Aydın’da önemli oranda yetiştiriciliği yapılan zeytin de bu ürünlerden biri.
Jeotermaller bu hızla çevreye zarar vermeye devam ederlerse, “Aydın’ın dağlarından yağ, ovalarından bal akar” özdeyişi de maalesef tarihin çöplüğüne gidecek.
Uyaralım da...