Geçen hafta yayınlanan ancak halen tartışılan ithalat kararnamesiyle canlı hayvan, karkas et, buğday, mısır ve arpa gibi tarım ürünlerinin ithalat gümrük vergileri düşürülmüştü.
Bakanlar Kurulu’nun 27 Haziran 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan kararına göre; canlı büyükbaş hayvanların ithalat gümrük vergisi yüzde 135’ten yüzde 26’ya, karkas etin yüzde 100 ile yüzde 225 arasında olan gümrük vergisi yüzde 40’a, buğdayın yüzde 130’dan yüzde 45’e, arpanın yüzde 130’dan yüzde 35’e, mısırın da 130’dan yüzde 25’e düşürüldü.
***
Buradaki amaç, gıda enflasyonunu azaltmak.
Etten başlayalım.
Yıllardır bu ülkeye canlı hayvan ve karkas et ithalatı yapıldı ve halen yapılıyor, siz bir tüketici olarak kasaptan eti bir yıl öncesine göre daha mı ucuza yiyorsunuz?
Bu kadar ithalata rağmen kasaplarda, marketlerde et fiyatları bir türlü düşmedi. Öyle değil mi?
***
Hububat ürünlerinde yapılan vergi indirimi ise Türkiye tarımına vurulan bir pranga olacak.
Tam hasada hazırlanırken alınan bu karar, köylüyü kara kara düşündürmeye başladı.
Şayet köylü, bu yılki ürününü yeter fiyattan satamazsa, önümüzdeki yıl Türkiye huhubat üretimine veda edebilir.
Çünkü huhubattan kazanamayan üretici, başka ürünlere yönelecek.
İthal ürünler ertesi yıl yeniden ithal edilecek.
Bu durum alışkanlık haline gelirken, huhubat dışındaki ürünlerde üretim fazlası oluşacak.
Doğal olarak, söz konusu ürünlerin de fiyatları düşecek.
Ertesi yıl köylü bu ürünlerden de vazgeçecek ve gereksinimi karşılamak için Türkiye yeniden ithalata başlayacak.
***
Böylece birçok tarım ürününde ithalat geleneği yerleşecek ve ülke gıda egemenliğini yitirerek, dışa bağımlı hale gelecek.
Gelmeye başladığını da ithalat başlamadan sadece “adının” köylülere verdiği zararlardan anlıyoruz.
Edirne Ziraat Odası’na göre; kentte gümrük vergileri düşürülmeden önce 1 lira olan buğdayın kilosu, 85 kuruşa kadar düşmüş.
Türkiye’deki sorun belli.
Sorun yüksek girdi maliyetleri ve uzun pazarlama kanallarında.
Girdi maliyetleri düşürüldüğünde, üreticiyle tüketici aracısız yan yana getirildiğinde sorun çözülecek.
Burada üretici kazanırken, tüketici daha kaliteli gıdayı daha ucuza yiyecek.
Bunun yolu da üreticilerin kooperatifler şeklinde örgütlenmesinden geçiyor.
***
Halbuki tarım ürünlerinin fiyatlarının düşmesi için üretici her zaman ithalat sopasıyla cezalandırılıyor.
Sonuçta Türkiye, geniş coğrafyası, iklim ve ürün çeşitliliği, çalışkan insanlarıyla gıda egemenliğini elinde tutan ihracatçı bir ülke olarak kalmalı.
Bu arada şunu da unutmayalım:
İthalat politikası, yıllık 40 milyar dolarlık tarımsal ihracat hedefleyen Türkiye’nin 2023 hedefleriyle örtüşmüyor.
Bizden söylemesi...