GALİBA moda oldu...
Her gün birilerinin suratında bir yumruk patlıyor.
Samsun’da Ahmet Türk, geçtiğimiz cuma günü Alsancak Liman Caddesi’nde ben, önceki gün Kayseri’de Bakan Taner Yıldız, dün İstanbul Florya’da, GS’li Caner ve Çankırı’da AK Partili Belediye Başkanı İrfan Dinç...
Anlayacağınız çeşit-çeşit yumruk...
Ahmet Türk’ünki “ayırımcılık”, benimki “trafik magandası“, Bakan Taner’inki “ulusal”, futbolcu Caner’inki “sportif” ve İrfan Dinç’inki “ticari-ekonomik...”
Ama hepsi de “yumruk...”
Vuranlar da, yiyenler de belli...
Tek fark, yumruğu vuranlardan bazılarının tutuklanıp cezaevine konulması, bazılarının ise, ellerini kollarını sallayarak dolaşmaları.
Tıpkı suratımı “kum torbası” zanneden benim belalım trafik magandası, İzmir’in kodrolu saldırganı gibi...
* * *
Topluma, öfke kontrolü eğitimi verilmeli.
Bu, Ahmet Türk’ün suratında yumruk patlamadan birkaç gün önce İzmir Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz’ın gazete ve televizyonlardan yaptığı bir öneri ve çağrıydı.
Yumruğun acısını tatmış bir kişi olarak, Ercüment Müdür’ün ne kadar haklı olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.
Toplum bilimciler, sosyologlar, üniversiteler, ilgili sivil toplum kuruluşları bu öneriyi dikkate almak zorundalar.
Hem de vakit kaybetmeden, acil olarak...
Aksi halde bir süre sonra “kaba kuvvetin” hakim olduğu bir topluma dönüşeceğiz.
Tabii bir de olayın ceza tarafı var.
Şiddeti tırmandıran, darp suçunu işleyenin cezasız bırakılmasıdır.
Kim olursa olsun; bir insanın kişilik haklarına, kabaca, hoyratça tecavüz ediliyor, fiziki saldırıda bulunuluyor ve zarar veriliyorsa, o kişi küçük bir para cezası ödeyip paçayı sıyıramamalı.
Öfkesi yatışıncaya kadar, iki-üç gün ya alıkonulmalı ya da aynı suçu iki-üç yıl içinde bir kez daha işlediğinde, hürriyeti kısıtlanarak, akıl ve ruh sağlığı hastalıkları hastanelerinde iyileşinceye kadar tedavi altına alınmalıdır.
Öfke kontrolü öğretilmelidir.
Aziz Başkan doğru yolda
BÜYÜKŞEHİR’İN koltuğuna oturduğu günden buyana Aziz Bey’in aldığı en doğru karar; Tramvay Projesi için düğmeye basmasıdır.
Keşke daha önce bu kararı alabilseydi.
ESHOT’un kendisini yanlış yönlendirmesiyle, borç-harç milyarlarca liraya yüzlerce otobüs alacağına, keşke iki-üç yıl önce tramvayı akıl edebilseydi.
Gündeme getirip başlayabilseydi.
Ne yapalım?
Hayıflanmanın, ah-vah diye sızlanmanın ne yeri ne de zamanı.
Tramvay yapımına altı aylık bir süreç sonrası başlayacağız.
Üçkuyular-Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’nın kara tarafından yol alacak tramvayımız, Konak Pier önünden Cumhuriyet Meydanı’na, buradan da bir hat Birinci Kordon, diğeri Şair Eşref Bulvarı’ndan Alsancak Gar önüne ulaşacak.
Alsancak Stadı’nın önünden de, Şehitler Caddesi güzergahını izleyerek Halkapınar’a bağlanacak.
Tramvayımız, metro ve Aliağa-Menderes Hafif Raylı Sistemleriyle entegre hale getirilerek 2011’in sonunda yolcu taşımaya başlayacak.
Yürü be Başkan...
Bitir sen bu projeyi...
Vallahi de billahi de İzmir’de seni kimse tutamaz artık...