AHMET Türk’ün suratında patlayan, siyasi-etnik, marjinal bir yumruktu.
Kıyamat koptu.
Emniyet müdürü görevinden oldu, polisler açığa alındı.
Gösteriler, protestolar bitmek tükenmek bilmedi. Saldırgan tutuklandı.
Suçu; Ahmet Türk’e yumruk atmaktı...
* * *
Aynı yumruğu ben de yedim.
Benim ki, siyasi-etnik değil, bir maganda yumruğuydu.
Ama yumruk aynı yumruk...
Ağzımı, yüzümü dağıttı.
Hem de kentin göbeğinde Liman Caddesi’nde ve bir akşam üzeri...
Gerekçe; plakasız motosikletiyle kimbilir kaç kilometre hızla kopup gelirken, yolda kullandığım araca çarpacakmış da, hırsını alamamışmış...
Önümü kesmekle kalmayıp, açık camdan yüzümü-kafamı kum torbasına çevirdi.
Kendine gel dedikçe, vurdu.
Dur kardeşim dedikçe indirdi!...
Küfretti, vurdukça vurdu, ağzımdan burnumdan oluk oluk kan akıttı.
* * *
24 yaşında bir psikopat...
Polis kaydı kabarık. Yeşilyurt’ta polise mukavemet ve darp, uyuşturucu kullanma ve benden önce 4 kişiyi, benzer şekilde dövme. Ben beşincisiydim.
İlk suçunu 6 yıl önce işlemiş. Yani 18 yaşından beri önüne geleni yolda, trafikte, kaldırımda saldırıp saldırıp dövüyor.
Polise bile dayak atmaya kalktıktan sonra, gerisini siz düşünün.
Karakola gittik.
Ben hastaneye gidip-geldikten sonra ifademi verdim. O oturtulduğu odada ifadesini verdi. Ben bir kapıdan çıktım, o da arkamdan diğer kapıdan.
İkimiz de evlerimize gittik...
* * *
Ne oldu şimdi?
Hamdi efendi, yani bendeniz, bir araba dayak yediğimle, yüzü-gözü kan revan içinde kalıp, şişip-morardığıyla kaldım.
Zât-ı muhterem B.G., sözde AB’ye uyum sağlamak adına düzenlenen yeni Türk Ceza Kanunu’na göre, elini kolunu sallayarak çekip gitti.
Yiyim ben sizin AB’ye uyum yasalarınızı iyi mi?
“Bu adam şimdi serbest mi kalacak?” dediğimde...
Savcı beyler, öyle istiyor dediler.
İfadeleri alın ve gönderin diye karakollara talimat veriyorlarmış.
Adalet buysa, yuh olsun e mi...
* * *
Gece kurdum, kurdum, uykum kaçtı.
Acaba, aynı saldırı bir Cumhuriyet Savcısı’na olsaydı, savcı beyi arabasının içinde sıkıştırıp, ağzını-burnunu dağıtsaydı, o kişi karakoldan çekip gidebilir miydi?
Gidemezdi değil mi?
Peki Hamdi Türkmen olarak benim bir Cumhuriyet Savcısı’ndan ne eksiğim var?
O da T.C. vatandaşı, ben de.
O savcıysa, ben de gazeteciyim.
Kanunlar ona farklı, bana farklı mı uygulanacak?
* * *
Adamın ilk vukuatı değil.
Attığı dayak yanına kâr kaldığı sürece, yine birilerini dövecektir.
Yine karakol, yine serbest...
300 lira para cezası öder kurtulurmuş.
Yani; suç var, suçlu var, ama ceza yok.
Ne yapacağız peki?
Adaletin vermediği cezayı, iş başa düştü diye biz mi vermeye kalkışacağız?
Adam mı döveceğiz?
Toplum barışı böyle sağlanır mı?
Ama bilin ki, bugün toplumdaki şiddetin bu denli tırmanmasının tek nedeni, işlenen suçların cezasız kalmasındandır.
Ahmet Türk’e yumruk atan saldırgancezaevinde.
Ama Hamdi Türkmen’e yumruk atan, elini kolunu sallayarak serbest.
Adaletin bu mu be dünya?