Hamdi Türkmen

Hamdi Türkmen

hamdi-turkmen@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TEMMUZ 2008’de kilosu 7 liraydı...
Eylül 2009’da, yani bugün kilosu 17 lira...
1991 yılında sayıları 40 milyondu.
2000’de 28 milyon, 2008’de ise 24 milyona kadar düştü...
İzmir Tarım Grubu; tarım ve tarımsal sanayide faaliyet gösteren 32 sektör temsilcisinin bir araya gelerek oluşturduğu bu sivil toplum girişiminin “koyun-kuzu” varlığımızla ilgili çarpıcı tespitleri, geleceğimiz için gerçekten çok büyük bir kaygı oluşturuyor.
Koyun-kuzu deyip geçmeyin.
Ne yiyor, ne içiyorsunuz?
Ülke olarak beslenmemiz tehlikede ama biz hala farkında değiliz ve bir varlığımızın giderek yok oluşunu sadece seyrediyoruz.
Nedeni ise, ülkemizde hayvancılığın tüm dallarında olduğu gibi koyunculukta da üretimin teşvik ve korunmasına yönelik planlı bir çalışma yapılamaması.
* * *
Nüfusumuz 72 milyona dayanmış, yeterli beslenmemiz için koyun-kuzu sayısı artacağına her yıl 3’er 4’er milyon adet azalıyor.
Sonuç, fiyatlar tırmanıyor...
Önemli bir uyarı; sayı 20 milyonun altına düşürse, kuzu etinin fiyatı 50 lirayı bile geçecek.
Ve, iki ay 10 gün sonra kapımıza dayanacak olan Kurban Bayramı’nda...
Göreceksiniz kurbanlık fiyatı, el değil, tüm uzuvlarımızı yakacak (!)
Hâlbuki, koyun-kuzu üretimi, halkımıza en fazla et sağlayan üretim koludur. Ayrıca 200’ün üzerinde peynir çeşidimiz koyun sütü ile üretilmektedir.
Şimdi soruyorum; satın alma gücünün iyice azaldığı bu dönemde nasıl besleneceğiz?
Koyun -kuzu eti yiyemezsek, vücudumuz için gerekli en önemli protein tipi, amino asitler, özellikle kalp ve damar sağlığını koruyucu etkisi olan KLA asiti gibi besin maddeleri yönünden zengin bir temel besin maddesinden mahrum kalacağız.
İyi de çocuklarımız, gençlerimiz nasıl sağlıklı büyüyecekler?
* * *
Ülkemizde terörle baş gösteren olumsuz gelişmeler, hemen sonrasında başlayan göçün yarattığı sıkıntılı tablo, Doğu ve Güneydoğu’da hayvancılığımızı ne yazık ki bitme noktasına getirdi.
Söz konusu bölgelerimizde artık çoban bile yetişemez oldu.
Geçtiğimiz dönemde buzdolabı, fırın, çamaşır makinesi, ütü, vb. ile yapılan yardım, şayet bu bölgede üretim yapan üreticiye verilseydi, bu bile koyunculuğumuzu kurtarmaya yetmese de yaklaşan krizi biraz daha öteleyecekti.
Ne yazık ki bunu bile düşünemedik
* * *
Peki ne yapılması gerekiyor?
Aç kalmamamız, sağlıklı nesiller yetiştirebilmemiz için alınması gereken önlemleri ve yapılması gerekenleri şöyle özetleyebiliriz:
- Koyun eti ve sütü değer bir fiyata üreticiden alınarak ekonomik bir üretim sağlanmalıdır.
-Süt koyunculuğu, süte prim verilerek özel olarak desteklenmelidir.
- Koyun sütü fiyatı, göreceli olarak inek sütü fiyatının en az 2.5 misli olmalıdır.
- Pazarlama ve üretim gücü kazanmaları için koyunculuk üretimindeki küçük yetiştiriciler hızla örgütlenmeye özendirilmelidir.
- Entegrelerde yapılan kesimlerde kuzu basına kg üzerinden, belli bir karkas ağırlığının üstüne de ayrı prim verilmelidir.
- Mera kanunu gözden geçirilmeli, mera ıslahına önem verilmeli, ıslah edilenlerin de korunması için çalışmalar yapılmalıdır.
-Kurban bayramlarında hayvan hareketleri çok iyi izlenmeli, hastalık taşımalar sonucu ortaya çıkan kayıpların en aza indirilmesi sağlanmalıdır.
- Irak ve Lübnan’a kaçak damızlık hayvan gidişi ivedilikle engellenmelidir.
- Ortak sağımhane uygulamaları, koyun sütünün değerlendirilmesi, yem yardımı, aşılama yardımı, sakatat ve derilerin kg üzerinden işlem görmesi, küçük kuzulara veteriner sevk raporu verilmemesi konuları hemen gündeme alınmalıdır.
* * *
Ve son söz:
Örgütsüzlük, çaresizlik, sahipsizlik kıskacındaki, ülkemizin en önemli üretim kollarından biri olan koyunculuk sektörü çökmeye bırakılmamalıdır.