YİRMİ ay, tam yirmi ay olmuş...
Neredeyse iki yıla yakın...
Güzelbahçe eski Belediye Başkanı Ertan Avkıran ve arkadaşları arkadaşları, Buca Kırıklar Cezaevi’ne konulduğu günden buyana geçen yirmi ayda sadece iki kez hakim karşısına çıktı.
İlki, 2 Temmuz 2010’daydı.
İkincisi de dündü.
Zaten ikinci kez mahkemeye çıkarıldıklarında (dün), tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldılar.
Diyelim ki, eski Güzelbahçe Belediye Başkanı Ertan Avkıran ve arkadaşları, ileride yargılandıkları mahkemece suçsuz bulundular...
O zaman ne olacak?
Bu insanları bu kadar süre cezaevinde tutan adalet yara almayacak mı?
Hukuk ve adalet varsa, ki olmalı; onun en seri ve adil biçimde işlediğini görmek, yaşamak hakkımız değl mi?
Geciken adaletin adalet olmadığını ve toplumda kapanması olanaksız derin yaralar açtığını, yeri gelmişken herkese bir kez daha anımsatmak istiyorum.
* * *
Ülkemizde garip işler oluyor, mantığa sığmayan hukuk skandalları yaşanıyor.
Hukukta birinci mantık, suç varsa, ceza vardır.
Oysa günümüzde “guguk”laştırılan hukukta, Ergenekon da dahil olmak üzere, pek çok olayda kişiler, sadece iddia üzerine ve bunun da suç olduğunu varsayarak yargısız-infazsız cezaevine gönderiliyor.
Özgürlükleri kısıtlanıyor...
Ortada iddianame yok, yargılama yok, cezaevinde tutuluyorlar...
Böyle hukuk olur mu?
Olur diyen varsa; yanıtım şu:
Bugünkü adaletin, 12 Mart, 12 Eylül’dekinden ne farkı kaldı?
O gün muhtıracılar, darbeciler vardı, bugün aynı insanlık ve hukuk suçunu “siviller” işliyor!..
* * *
Şöyle bir anımsayalım:
Eski Güzelbahçe Belediye Başkanı Ertan Avkıran “Sarmaşık” adı verilen operasyonla geçen yıl ocak ayında, o dönemde İzmir’de görevli olan eski özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Murat Gök’ün talimatıyla “imar kanununa muhalefet, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, ihaleye fesat karıştırma ve rüşvet alıp verme” suçlarının işlendiği öne sürülerek gözaltına alınıp tutuklanmıştı.
Bu davayla ilgili Başkan Avkıran ile birlikte 13’ü tutuklu 66 sanık var.
Avkıran ve 66 sanık için önce İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
Ancak mahkeme görevsizlik kararı verdi.
Çünkü, mahkemenin görüşü silahlı suç örgütü oluşmadığı yönündeydi. Dosyayı İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na iade etti.
Başsavcı, aynı dosyayı bu kez İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
Bu mahkeme de görevsizlik kararı verdi.
Ve sonunda dosya, davaya hangi mahkemenin bakacağının belirlenmesi için Yargıtay 5. Ceza Dairesi’ne gönderildi.
Yargıtay, olayın silahlı suç örgütü ile bağlantılı çete oluşturmak kapsamında olduğunu düşünerek, özel yetkili İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ni görevlendirdi.
Tüm bunlar, tam 14 aylık süreyi buldu.
Kim ne olduğunu bilmeden, alınan-verilen görevsizlik kararları nedeniyle Avkıran ve 13 kişi bu süreyi cezaevinde geçirdiler.
Mahkeme, yargılama tarihini 2 Temmuz 2010 olarak belirledi.
Bu tarihte Avkıran ve arkadaşları ilk kez duruşmaya çıktılar.
Mahkeme görüldü, ama tutukluluklarının devamına karar verildi.
Ve dün yargılandıkları ağır ceza mahkamesince tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldılar.
* * *
Dünyanın hiç bir ülkesinde, insanlar savunma hakları kullandırılmadan 20 ay hapiste tutulamaz. Bu bir insanlık suçudur.
Açık söylüyorum:
Suçluysalar cezasını verir, cezaevinde yatırırsınız...
Ama suçlu olup-olmadıkları belli olmadan, cezaevinde alıkoymak hem etik değil, hem de insanların ailelerine, eşlerine, çocuklarına acı çektiren, toplumdaki itibarlarını zedeleyen, yok eden bir uygulamadır.
Bunun adı da hukuk değil, yineliyorum; olsa olsa ancak “guguk”tur...