Hamdi Türkmen

Hamdi Türkmen

hamdi-turkmen@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

SON üç -beş gündür, İzmir ve çevresindeki sıcaklık dayanılacak gibi değil.
Çoğumuz, klimanın 24 saat aralıksız çalıştığı soğutulmuş odalardan dışarı çıkmak istemiyoruz.
Biliyorum, çoğu insan, yemek için bile dışarı çıkmak istemiyor.
Geride bıraktığımız hafta sonu ise tam anlamıyla “felaketti...”
İnsan hiç hareket etmediği halde, oturduğu yerde sırılsıklam terden ıslanır mı?
Yapılacak tek şey, bol bol su içmek...
Su içmek deyince, aklıma hemen, sokaklarda yaşayan köpek-kedi gibi hayvanlar geliyor.
Hiç bu canlılar ne yapıyor diye düşündüğünüz oluyor mu?
Üstelik biz incecik gömleklerimizin içinde oflayıp -poflarken, onlar tüylü derilerinin altında, bu sıcaklarda ne yapıyorlar? Nasıl yaşıyorlar?
Dikkatimi çekti...
Sabah Çeşme’den İzmir’e dönerken, otoyolda, tam saymadım ama 7-8 adet, araçların çarptığı köpek gördüm.
Bu sayı niçin bu kadar fazla diye düşünüyordum ki, öğleye doğru bir arkadaşım da aynı konuyu dile getirdi.
O üşenmemiş sormuş...
Aldığı yanıt çok daha üzücüydü.
Bir veteriner kendisine, “Hayvanlar sıcaklardan ne yaptıklarını bilmez, yarı kendinde bir halde dolaşıyorlar. Bu nedenle süratle gelen aracı bile fark edemeyenler oluyor” diye yakınmış.
Çözüm...
Böyle yarı uyuşmuş, hani, “canından bezmiş” denir ya, başıboş hayvanları bu hale getiren tek neden susuzluk...
Ve özellikle bu çok sıcaklarda sokak hayvanları su bulmak için büyük çaba sarf ediyorlar.
Bu süreç uzarsa, bilinç kaybına uğrayıp, otoyoldaki gibi araç altında kalıp, yaşamları sonlanıyor.
* * *
Susuzluğun ne olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
Sıcaktan bunalmış bir halde, damağımızın kuruduğu bir anda, kana kana serin bir su içmenin keyfini de yaşıyoruz.
Sokakta bu sıcaklarda dolaşan kedi ve köpeklerimizin de birer canlı olduğunu lütfen unutmayalım.
Onların da suya ne kadar ihtiyaçlarını olduğunu aklımızdan çıkarmayalım.
Yapılması gereken, daha doğrusu yapmamız gereken aslında çok basit...
Herkes evinin ya da işyerinin önüne bir tas su koysa, sorun çözülmüş olacak.
Hele bir de, kapı önüne, sokak başlarına ya da yakınımızdaki bir parkın köşesine koyduğumuz kap içindeki suyu sık sık tazelersek, inanın büyük bir sevaba girmiş oluruz.
Sokaklarda dolaşan kedi ve köpeklerimiz bugünlerde çaresizler...
Karınlarını doyuracak yiyecekten çok, içecek suya gereksinimleri var.
Ölmemek, bilinçlerini yitirmemek için su içmek zorundalar.
Çoğu bulamıyor...
Aramak için bu sıcaklarda dolaşınca ve çoğunlukla da suya ulaşamayınca, bir köşeye kıvrılıp “koma”ya, daha açık bir ifadeyle “ölüm uykusuna” yatıyorlar.
Gelin bu sabahtan itibaren, nerede oturuyor olursak olup, evimizin, apartmanımızın, işyerimizin kapısına bir tas soğuk su koyalım.
Biterse, tekrar dolduralım...
Sokak köpeği ya da kedisi deyip geçmeyelim...
Unutmayalım ki, insan olmasalar bile onlar da bizim gibi birer canlı...