Er; Kerem Oğuz Erbay...
Er; Serhat Aslan...
Er; Erol Tavukçu...
Er; İsmail Kartal...
Er; Erhan Terletme...
Er; Ümit Akbulut...
Türk milleti, en azından benim gibi düşünenler adına sizlerden özür diliyorum.
Babanız yaşındaki başta beni ve hepimizi affetmenizi istiyorum.
Çünkü bu ülkede üç gündür yaşananlardan Türkiye Cumhuriyeti’nin bir yurttaşı olarak utanç duyuyor, size son görevimizi layıkıyla yapamamaktan dolayı kendimden de Türkiye’yi yönetenlerden de “utanç” duyuyorum, utanç!...
Sadece sizlerden mi?
Uzman çavuş Hayri’den...
Komando er Armağan’dan...
Başçavuş Sırrı’dan
Astsubay Selami’den
Yüzbaşı Kemal’den...
Bu ülke adına canlarını feda etmiş, bölücü terör kurbanı sivil-asker 30 bini aşkın şehitlerimizin tümünden özür diliyorum...
* * *
Ben de bilmiyorum; neler oluyor? Kimin için, bu ülke için, neyin önemli olduğunu artık kestiremiyorum?
Yazık...
Hem de çok yazık...
Bu ülke, benim insanım nerelerden geldi, nelere gidiyor, anlamakta zorlanıyorum...
Daha beş gün önce, Amanos Dağları’nın eteğinde vatani görevinizi yaperken bölücü eşkıyanın alçakça saldırısıyla şehit düştünüz.
Cansız bedenleriniz Türk Bayrağı’na sarılı tabutlara konuldu, helikopterlere yüklendi, güle-oynaya kapısından uğurlandığınız baba ocağına gözyaşlarıyla geri getirildi...
Hepiniz; bir, bilemediniz iki gün, 30’ar saniye haber bültenlerinin kahramanları yapıldınız.
Hepsi o kadar...
* * *
Affedin, ne olur affedin bizi şehitler...
Anladım ki, haritada yerini bile bilmedikleri Gazze’ye, üstlerine vazife olmadığı halde yardım malzemesi ulaştırmak için gitmeye kalkan ve canlarını kaybeden dokuz kişi, benim vatan evlatlarımdan, benim şehitlerimden daha önemliymiş.
Siz sessiz-sedasız şehitlikte yatarken, onlar için günlerdir, meydanlarda, sokaklarda onbinlerce kişi tekbir getirip, namazlar kılıyor.
Devletim, özel uçaklar kaldırıyor.
Dışişleri ve Sağlık Bakanımız, işlerini-güçlerini bırakıp havaalanında yaralıları karşılamak için saatlerce bekleşiyor.
Ambulanslar, özel donatılan hastaneler, aldığı iki darbeyle başı çizilen ya da açılan Gazze yaralısı için günlerdir nöbet de tutuluyor.
Benim “Gazi”me ise bakan bile yok...
Ne oldu diyen, durumu nasıl diye merak eden de yok...
Affedin bizi gençler, ne olur affedin!...
* * *
Devletim besliyor.
Bizim vergilerimizle her ay binlerce lira maaş verip beslediğimiz seçilmiş milletvekili, İskenderun’da sizlerin şehit düştüğü saldırıyı yorumlarken ne diyor duydunuz değil mi?
“Ben İskenderun’daki eylemden şunu okudum. Artık bu savaş sadece Kürdistan’da olmayacak. Kimse kızmasın. Gerçekler acıdır, acıtır. Bu mudur hükümetin, Başbakanın istediği? Savaşın tüm Türkiye’ye yayılması mıdır?”
Küstahça, edepsizce, ürperten bir konuşma.
Benim şehidimin kanı kurumadan, açıkça bir tehdit, gözdağı...
Ama benim hükümetim, benim bakanlarım, benim milletim, ülkesinin bütünlüğü, bağımsızlığı peşinde koşmak yerine, din kardeşi olmaktan başka hiç bir bağımızın olmadığı Gazze peşinde.
Gazze, sanki Türkiye’den daha önemliymiş gibi...
Utanç duyuyorum bu yüzden...
Ne olur affedin bizi gençler, şehitler, gaziler...