Trafik denilince bazılarımızın aklına belki de en çok yol üzerinde bir kenara pusuya yatmış polislerimiz akla gelir ama değildir.
Ya da bir başka şekilde söylersek...
Bir ülkedeki trafik, aslında o ülkedeki özgürlüklerin de göstergesidir desek...
Örneğin:
Yolların en çok kime ayrıldığı...
Kaldırımlarda bulunma hakkının kimde olduğu...
Ya da daha açık söylersek; bir ülkenin kentlerindeki trafik lambalarının yanma süresi...
Yani, yayalara ve araçlara ayrılan süre, bunun bir göstergesidir.
Bütün kentlerimizde aynı ama biz İzmir’e bakalım:
Yayalara ayrılan süre, sağlıklı bir insanın bile sakin demiyorum; koşar adımlarla karşıdan karşıya geçmesine yetmemektedir.
Ama diğer tarafta ise...
Çoğu kez içlerinde sadece bir kişinin bulunduğu araçlar, trafikte neredeyse salına salına, ışıkta kendilerine tanınan süreyi keyifle kullanmaktadırlar.
Ya kaldırımlar?
Çoğu, ya dört tekerlekli tenekelerin park yeri ya da restoranların, kafelerin, çiçekçilerin, buzdolapçıların, tekstilcilerin işgali altındadır.
Hani; “Benim param benim, senin param yine benim” denir ya...
Bizim yaya kaldırımların durumu da öyle:
Yollar araçların, yaya kaldırımları yine araçların...
HHH
Olayı sadece kent içi trafikle sınırlamamak gerekiyor.
Özellikle yaz aylarında...
Ya da bayramlarda...
Herkeste bir feryat bir figan, o günlerdeki gazete başlıkları bile klişeleşmiştir:
“Aman yavaş gidin...”
“Hız yapmayın...”
“Trafik canavarı yine yollarda...”
Ama hiç kimse de çıkıp; “Kardeşim bu kazaların suçunu sanal bir takım canavarlar yaratarak...
Suçu onların üstüne atarak örtbas edemezsiniz” demez.
Diyemez...
Çünkü tüm dünyada sadece ulaşımda değil, dışa bağımlılığı da en aza indiren faktör demiryollarıdır.
Peki bizim ülkemizde durum nedir?
Karayollarına göre demiryollarının oranı ABD’de bile yaklaşık yüzde 40’tır.
Japonya’da yüze 50’ler seviyesinin üzerindedir...
AB ülkelerinde bu oran yüze 20 ile 40 arasında değişir.
Bizde kaç biliyor musunuz?
Ya da kaç sanıyorsunuz?
Sadece yüzde 4...
Evet; yüzde dörttt!
* * *
Sonuç:
Türkiye’de ulaşımın yüzde 96’sını karayoluyla yapıyoruz.
Bu kadar kazanın olması, bu kadar canın yollarda yok olması, onbinlerce kişinin sakat kalmasının nedeni sadece ve sadece budur.
Özetlersek:
Trafik deyip geçmemek lazım, söz konusu tercihtir.
Ya insandan yanasınız...
Ya da tenekeden...
Ortası yok...
Bize gelince...
Trafikte kimden yandan olduğumuz apaçık ortada değil mi?
İnsandan değil, tenekeden yanayız.
Zaten aksi olsa şaşardım.
Türkiye’de artık insandan yana olan bir şey kaldı mı?