Ege’de ve İzmir’de süt üreticilerinin, “Çiğ sütün kilosuna 65-70 kuruştan fazla bir kuruş ödemem” diyen süt sanayicisine karşı başlattığı bir eylem var.
Günlerdir toplantılar düzenleniyor.
Bakanlık da dahil “ortak bir fiyat” tesbitine çalışılıyor.
Ne yazık ki, uzlaşma sağlanamadı.
Ve Ege’de dünden itibaren bazı süt üreticileri, sanayicilerin istediği fiyattan sütü satmak yerine, ilçe merkezlerinde halka bedava dağıtmaya başladı.
İki taraf da son derece kararlı.
Üreticinin haklı olduğu nokta şu: Bir kilo yem 60 kuruş iken, çiğ sütünü 65-70 kuruştan satmak istemiyor.
80-85 kuruş diye ısrar ediyor.
Süt sanayicisi ise, fiyatın 65-70 kuruşta sabitlenmesinden yana.
Köylünün istediği fiyattan süt alımı yapıldığı takdirde, piyasa payının düşmesinden ve maliyet artışından endişe duyuyor.
* * *
Dün telefonla bir süt sanayicisi arkadaşımla sohbet ettim.
İlginç ve çarpıcı açıklamalar yaptı.
Ne söyleyeceğimi, tüketiciler olarak neye ve kime güveneceğimizi şaşırdım.
Sözde ülkemizde katıksız tek likit besleyicinin, markası ne olursa olsun “süt” olduğunu sanıyordum.
Meğer, “süt ve süt ürünlerinde” yoğun olarak palm yağı, sıkılaştırıcı ve jelatin katkı maddeleri kullanılıyormuş.
Çiğ sütün yağı alınarak yerine bu katkı maddeleri katılıyor, ambalajlanıp piyasaya veriliyormuş.
“-1 ton sütten, 1 ton yoğurt olmaz” dedi, ekledi: Kilosu bir liraya da yoğurt satılamaz!..
Çünkü, bir ton yoğurt, 1.4 ton sütten yapılabilirmiş.
“-Kilosu 3-4 liraya krema da olmaz” dedi.
Peki bu fiyata nasıl satılıyor?
Kilosu 4 liralık krema, yüzde 50 palm yağı ile çoğaltılıyormuş.
* * *
Bitmedi...
Başladı tekrar sormaya:
Bir teneke peynir 55 liraya olur mu?
Ya kaça olur?
Harbi olarak, çiğ sütten katkısız yapılırsa en az 95 lira ve üzeri olmalıymış.
Kaşar peyniri de öyle.
Kilosu 6-7 liraya kaşar peyniri olmazmış.
Bir kilo kaşar peyniri için 11-12 litre süt gerekiyormuş. Maliyeti zaten 8-9 lirayı buluyor.
Nasıl satılıyor o zaman?
Bu ucuz kaşarlar, nişasta ve iade peynirlerden yapılıyormuş.
Ya tereyağı?
Yemin ediyor; tereyağı yapımında yüzde 70 palm yağı kullanılıyormuş.
* * *
Süt sanayicisi dostum, sahte ürün üretenlerin piyasayı bozduğunu, arz fazlası var dedikleri sütü, katkı maddeleri ile kendilerinin çoğalttığını belirtti, devletin denetim yapması gerektiğini ve bu katkı maddelerinin yasaklanmasını istedi.
Bir de tabii, süt tozu teşviği ile süt üreticisini sindirmeye ve terbiye etmeye çalışanlar var.
Bu ülkede günlük çiğ süt arzı, tüketimi karşılamaya yeterlidir.
Süt tozu gereksizdir.
İthaline izin vermek, süt üreticisini yok etmektir. Süt ineklerinin mezbahada kesimini hızlandırır ki, bugün 30-32 olan et fiyatı, 50 liraya tırmanır.
İçecek taze süt yerine, elalemin ithal süt tozunu, süt diye içmeye başlarız.
Çözüm, süt üreticisi ile süt sanayicisini ortak bir fiyatta uzlaştırmak, gerekirse süt üreticisine teşvik verilmesidir.
Beyler; bir bozulmayan sütümüz kalmıştı, onu da “kurban” etmeyin.
Bırakın bari sütümüz helal kalsın...