BUGÜN pazar.
İhtimal kahvaltınızı yaptınız.
Kahvenizi içip gazete okuyorsunuz.
Aklıma geldi de bir sorayım dedim:
Şu anda nerede ve ne olmak isterdiniz?
Kalabalık, iğne atsan yere düşmez bir plajda. Kızlar sere serpe güneşleniyorlar.
Küçük bir çocuk plaj kovasıyla kumdan kaleler yapıyor.
Adamın biri elinde kovayla haşlanmış mısır satıyor. Bağrış-çağrış bir ortam. Güneş vıcık vıcık...
İstemem, beni bozar, böyle bir yer beğenmedim diyebilirsiniz...
* * *
Göcek’te mavi yolculuğa ne dersiniz?
Ortak kiraladığınız tekne çok küçük ama en çok sevdiğiniz arkadaşlarınız yanınızda.
Mavra yapıyorsunuz, kahkahalar atıyorsunuz...
Gülmekten karnınız ağrıyor.
Arada bir gümüş rengi sulara atlayıp serinliyorsunuz...
Yan tarafa bir tekne daha yanaşıyor.
O da ne? Daha altı ay önce boşandığınız karınız da o teknede.
Yanında da sırım gibi bir herif. Başında kaptan şapkası.
Belli ki herif o kocaman teknenin sahibi...
Eski karınızla göz göze geliyorsunuz. Sizden gözlerini ayırmadan sırım gibi herife sarılıp yanağına şapırtılı ve uzun süren bir öpücük konduruyor...
Saçma buldunuz değil mi?
Beğenmediniz...
Ben de beğenmedim.
Ne yapayım? Magazin haberleri okuya okuya, “Bizden Kaçmaz”, “Uçan Kuş” programları beni bile bozdu.
* * *
Belki Ramazan kolisi verirler diye Başbakanın mitingine gidip, sabahın köründen akşam namazına kadar güneş altında beklemeye ne dersiniz?
Ya da bir sabahçı kahvesinde sandalye üzerinde uyuklayarak sabahı etmeye...
Belki şansım yaver gider de memur olurum diye KPSS kursuna katılmak ister misiniz?
“Asgari ücret veririm ama sigorta yaptıramam” diyen patron müsveddesine “Olsun abi, sigorta önemli değil” deyip hemen işe başlamak size uyar mı?
Yine beğenmediniz değil mi?
* * *
Devlet Hastanesi’nin Acil Servisi’ne ne dersiniz?
Şurada sedyede kanlar içinde biri yatıyor. Başucunda, sizin annesi diye düşündüğünüz bir kadın hıçkırarak ağlıyor.
Giren-çıkan belli değil, her an acil müdahaleye muhtaç birisini getiriyorlar.
Hemşireler, hasta bakıcılar koşuşturuyor.
Birisi can havliyle kucağında taşıdığı bir çocukla içeriye dalıp; “Doktor! Doktor yok mu? Allah rızası için doktor!...” diye bağırıyor. Şaşkınsınız...
Ama Acil Servis’i de beğenmediniz değil mi?
Yine de en iyisi eviniz değil mi?
Gazetenizi okudunuz. Kahvenizi içtiniz. TV’den mırıl mırıl bir ses geliyor:
Generaller tutuklanmış...
Dört polis şehit olmuş, ahali birbirine girmiş falan...
Uyku bastırdı. TV’yi kapatıp kanepeye kıvrılıverin...
Uyuyun kardeşim... Uyuyun...
Uyanmak yok, uyumaya devam...
* * *
Başbakan’ın istediği, “AK İnsan” profili de zaten bu...
Uyuyan...
Uyumaya devam eden...
Tek riski şu:
Uyandığınızda, inşallah iş işten geçmemiş olur...