CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın, Ege Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan ile, Ankara ziyareti sırasında paylaştığı samimi duygu ve düşünceleri gerçekten önemli.
Önder Sav, bugüne kadar CHP içinde “hizip” ve “ekip” sözcükleriyle özdeşleşen bir isim olarak tanınır ve bilinirdi.
Ancak, Hüseyin Aslan ile paylaştığı görüşler, Önder Sav’ın, hiç de dışarıdan göründüğü gibi, “ulaşılmaz” ve “dar kadrocu anlayışta” bir siyasetçi olmadığını gösteriyor.
“Kaset” olayından sonra Deniz Baykal’ın istifası ile gerçekten çok “sıkıntılı” bir sürece giren CHP, “dağılma” aşamasından, bugün “iktidar alternatifi” olarak konuşulan bir noktaya geldiyse, kabul etse de etmese de Önder Sav’ın bunda büyük payı vardır.
Önder Sav, kimileri tarafından, “Brütüs” ya da “vefasız” diye eleştirilebilir.
Saygı duymak lazım.
Çünkü bu da bir görüştür.
Ama bu görüşte olanlara şunu sormak gerekir:
“Deniz Baykal devam etseydi, CHP bölünmeden-parçalanmadan kalabilir miydi?”
Ya da;
“Deniz Bey, Kurultay’da tekrar aday olup CHP’nin başına dönseydi, bugün CHP’nin iktidar alternatifi bir hale gelmesi mümkün müydü?”
Gerçekçi olacaksak, zordu değil mi?
* * *
Deniz Baykal, Türk siyasetinin yetiştirdiği, demokrat kimliği, dürüstlüğü, cumhuriyet ilkelerine ve vatanın bölünmezliğine, gerekirse bunlar için canını verebilecek kadar bağlı, laik, hukukun üstünlüğüne inanmış bir siyasi liderdir.
Sekiz yıldır, her türlü engellemeye karşı, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni ayakta tutmaya, kollamaya özen gösteren neredeyse tek liderdir.
Türkiye’de bugün “ılımlı” da olsa bir islam cumhuriyeti kurulamadıysa, bunun en büyük nedenlerinden biri Deniz Baykal’ın siyaseten uyguladığı “defans” ve verdiği mücadeledir.
Seversiniz, sevmezsiniz.
Ama bu gerçeği de asla değiştiremezsiniz.
* * *
Ve Önder Sav...
Deniz Bey’in, şayet CHP’ye dönüşünü engellediyse doğru yapmıştır.
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP için, özellikle bu dönem bir şanstır.
Kemal Bey’li CHP, AK Parti iktidarından “endişe” duyan, ama nedense Deniz Baykal’lı CHP’ye dün, “soğuk ve uzak” duran farklı siyasi görüşteki seçmen için bugün, bir “umut” durumuna gelmiştir.
İlk sınav 12 Eylül’deki referandum, ikinci ve asıl sınav ise “genel seçimlerdir.”
Ama en önemlisi, Önder Sav, Türk siyasi tarihine “Brütüs” olarak değil, 33. Kurultay’da, “akıl dolu tercihi ve manevrası”yla, Atatürk’ün partisi CHP’yi dağılmaktan kurtaran bir genel sekreter olarak geçecektir.
Önder Sav, CHP’nin “iktidar yolundaki” en büyük “engeli” ortadan kaldırmıştır.
Yol açılmıştır...