Bugüne kadar hiç kimse bu kadar net konuşmamıştı.
Tunceli’de CHP’li Kürt milletvekili Hüseyin Aygün’ün kaçırılma nedenlerinden biri de bu.
PKK’nın amacı belli.
Ankara’dan öte coğrafyada, “devlet yok, biz varız” mesajı vermek.
Dikkat ederseniz; “kaçırdık” sözcüğünü kullanmayıp, “gözaltına aldık” diyorlar.
Neden?
Yanıtı, terör örgütüne yakın bir internet sitesinden:
Aygün, siyasi tavrı dolayısıyla yapılan yoğun şikayetler üzerine gözaltına alındı...
Yani...
Hüseyin Aygün’ün siyasi tavrı, Tunceli ya da Dersim’de PKK’yı rahatsız ediyormuş.
CHP’li Hüseyin Aygün, milletvekili seçildiği Tunceli’de PKK ve BDP’nin gücünü zayıflatan, yok etme noktasına getiren bir siyasetçiydi.
Aygün’e göre, kan dökülürken barışın sağlanması mümkün değildi.
Bunu her fırsatta dile getiriyor, Tunceli kırsalında ve köylerinde PKK’yı son derece rahatsız eden düşüncelerini açıkça, korkusuzca seslendiriyordu.
İşte bunlardan bir kaçı:
“Hiçbir devlet, kan dökülen, her gün insanların öldüğü bir ortamda, barış masasına oturmaz. Sol bir hükümet bile olsa, dağlardaki silahlı örgüt mensupları eylem yapmaya devam ederken barış isteğini kararlı bir şeklide sürdüremez. Bu bakımdan, PKK’nın, öncelikle, hiçbir şekilde silah kullanmayacağını, bunu taktik değil, stratejik olarak benimsediğini söylemesi lazım...”
“PKK’nın sivillere yönelik yaptığı eylemler var. Bu yaz boyunca, Dersim’de beş kişiyi kurşuna dizdi örgüt. Örgütün, o bölgede siyaset yapan bütün figürlere uyguladığı şiddet var, Diyarbakır’da ve Dersim’de. Aydın vicdanı bunları da kınamayı, sorumlu olmayı gerektirir. Ama ben, Türk aydınlarından hiç böyle bir şey görmüyorum...”
“Tunceli’yi tamamen örgüte terk etmişler, örgüt istediğini yapıyor. Biz Dersim’de resmen, PKK terörü altında bir seçim kampanyası yürüttük.
Burası bizimdir, hiç kimse giremez, adaylar ajandır deyip yoğun bir şekilde propaganda yaptılar. PKK’lılar, köylere indi, halkı tehdit ettiler, bu sandıklardan, BDP’nin bağımsız adayına oy çıkacak diye...”
“Türkiye’deki aydınlar, uzun süredir PKK’nın kuyruğuna takılmış durumdalar. Eleştiri yapmıyorlar, sadece devlete, hükümete çağrı yapıyorlar.
PKK’da yapsa, Uludere’de Türk savaş uçakları da yapsa, şiddeti her zaman reddetmeliyiz.
Devlet bir şey yaptığında yerden yere vuruyorlar. Örgüt, bir sürü kişiyi, sorgusuz sualsiz kurşuna diziyor, tek bir kelam etmiyorlar. Bir sivili öldürmenin gerekçesi olabilir mi?
Türk gençleri yönünden bakan da yok, sanki onları bir ana doğurmadı...”
“BDP’nin ve PKK’nın yaptıkları, resmen kan ve toprak milliyetçiliğidir. Leyla Zana’nın demeci de yanlıştı. O zaman, hükümetin dediği gibi halka bir soralım. Ayrılma eğiliminin, en ciddi anketlerde bile yüzde 5’i bulmadığını biliyorum ben.
Niye durmadan böyle demeçler veriliyor. Oradaki öfkeyi artırmak ve siyasi rant elde etmek için mi?”
Bu görüşlerin tümü Aygün’e ait.
PKK’nın niçin kaçırdığı, “gözaltına aldık” dediği apacık ortada değil mi?