SİYASAL partileri iktidara taşıyan kısa, vurucu sloganlar vardır.
İnsanlar ne parti programına bakarlar ne de partinin iktidara gelince uygulayacağı projeye.
O; kısa, vurucu, kafamıza çivi gibi çakılan sloganın peşine düşeriz.
Obama ne demişti?
“Evet! Yapabiliriz...” hepsi bu kadar.
Yapabiliriz de; yapılacak olan ne? diye kimse sormadı bile...
Takma be efendi... Sen soruyu boş ver, yapabiliriz diyor ya ona bak!...
* * *
Bülent Ecevit önce “Toprak işleyenin, su kullananın” dedi, arkasından da haykırdı:
Ak Günlere! Ak Günlere! Ak Günlere!
Yaşı tutanlar 1974 yılını hatırlarlar, hepimiz trans halinde haykırıyorduk:
Ak Günlere! Ak Günlere!...
Tayyip Erdoğan’ın yüzde 47 oy toplayan sloganı da kısa ve akılda kalıcıydı:
Durmak yok, yola devam...
Halen de devam ediyoruz, bakalım yol nereye kadar gidecek, nerede bitecek?...
* * *
Son iki haftadır, pazar günleri yazdığım yazılar için önce gazetedeki arkadaşlar, sonra da bazı okurlarım sordu.
- Hamdi Bey neler oluyor?
- Ne, n’oluyor?
- Siz İzmir’in dertlerini yazardınız.
Yolsuzlukları, İzmir siyasetinde olup bitenleri, ne bileyim esnafın dertlerini, akıllı bıdık yöneticileri falan...
Pazar günleri dalga geçmeye başladınız da...
Obama’nın sloganı ile cevapladım soranları:
Evet yapıyorum.
Ve istersek, çok istersek birlikte de yapabiliriz!...
Pazar günleri kahvaltıyı hem geç, hem de uzatarak nasıl yapıyorsak, gazetemizi de azıcık gülümseyerek, içimizden geldiği gibi dalgamızı geçerek okuyabiliriz...
Evet, yapabiliriz.
* * *
Cevabımı kendim de beğendim.
Neşelendim.
1974’teki trans hali geldi üzerime.
Sol kol havada neşeyle şarkı söylemeye başlayacaktım neredeyse.
Ak Günlere, Ak Günlere!
Yani duruma tam uyarlarsak:
Neşeli pazarlara! Neşeli pazarlara!...
* * *
Çok genç bir arkadaşım, “Hamdi Abi, senin bu pazar neşen çok sürmez” dedi.
- Nedenmiş o?
- Burası Türkiye Abi...
Yaşadığımız yer de Gâvur İzmir...
Arkadaşların elinden gelse, İzmir’i köy yapar, başına da bir muhtar atayıp kurtulurlar.
Hal böyleyken sen neşeli pazar yazılarına devam edemezsin.
Çok yakında gam yükünün kervanını çekmeye başlarsın.
“Bak kardeşim...” dedim.
Yanılıyorsun, ben de neşelenebilirim, yapabilirim.
Hep beraber de neşelenebiliriz, yapabiliriz.
Bunun için en uygun yer de bizim Gâvur İzmir...
Sonra pazar yazıları için son sözümü söyledim.
Durmak yok, yola devam...
Dedim ama içime de bir kurt düştü.
Her gün “Şehitler ölmez!” diye bağıra bağıra cenaze namazı kılmaya devam edersek ne olacak?