Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven’e yakışmadı.
Yakıştıramadım...
Çünkü;
Suçsuz, hatta günahsız olduğuna yüzde 100 eminim.
Bergama Ağır Ceza, “İhaleye fesat karışma” suçundan mahkum etmişti.
Yargıtay da 8 yıl cezayı onadı.
Hiç önemi yok.
Çünkü hepimiz biliyoruz ki, Özgüven, ne ihaleye fesat karıştıracak bir adamdır, ne yetimin parasını yiyecek kadar vicdansızdır.
O Dikili’nin Castro’sudur.
Ya da Cesur Yürek’i...
Ancak;
Dün, Dikili’de O’nun için toplanan;
Binlerce kişi yakalarına “Bizi de alın” yazılı kokartlar takıp, bu sloganı meydanlarda tek yürek, tek ses haykırırken...
“Hepimiz Özgüveniz” diye, yüzlerine portresini geçirerek binlerce kişi yürürken...
O’nun gizlice Adnan Menderes Havaalanı Dış Hatları’ndan yurtdışına çıkış yaparak kaçması, bana göre kendisini sevenlere sanki biraz ihanetvari haksızlık oldu.
Peki, işlemediği bir suçtan dolayı 8 yıl hapis mi yatmalıydı?
Gerekirse evet...
Çünkü hepimiz O’na;
Cesur Yürek diyorduk...
Bir yandan da 68 yaşına gelmiş bir kişinin, sudan bir neden yüzünden 8 yıl; düşün infazı 5.5 yıldan fazla hapis yatacak olmasını düşünüyorum da...
“İnsanın ömrünün son demini, cezaevinde geçirmek yerine, “kaçak” olarak yaşaması mı daha doğru?” diye konuşuyorum kendimle...
Kararı sizin vicdanlarınıza bırakıyorum...
Özgüven’i hepimiz seviyorduk.
Meydanlarda dökülen gözyaşları bunun en güzel kanıtıdır.
Kaçmak...
Firari olarak yaşamak...
Sığınmacı olmak sana yakışmaz be Osman Aga...
Bil ki yaptığın, çok büyük bir hata...
Lütfen bir an önce Dikili’ye dön...
Gerekirse hapis yat...
Ama “kaçak” olarak emniyet-interpol tarafından aranan biri olup; seni sevenleri hayal karıklığına uğratma.
Seni “Cesur Yürek” olarak tanıdık;
Cesur Yürek gibi davran...