Bütünşehir yasası ne getirecek ne götürecek?
Tasarıda bilinenin dışında farklı bir madde yoksa; İzmir ilk yerel seçimlerden sonra, 30 İlçesiyle tek bir belediye başkanının hizmet alanı haline dönüşecek.
Başka bir ifadeyle kent, demokrasinin vazgeçilmez birinci maddesi olan yerinden yönetim ilkesinden uzaklaşacak.
Kentlerin cesamesi büyüdükçe, nüfusu arttıkça, derdinin de büyüdüğü bir gerçek.
İstanbul bunun bir örneği.
14 milyonu aşan nüfusuyla ülkenin sürekli başarısı.
Bütünşehir yasasıyla şimdi yeni İstanbullar yaratmaya çalışıyoruz.
İlk adaylarda İzmir ve Ankara...
Hükümetin Bütünşehir Yasası ile ilgili ikna edici bir gerekçesi yok.
Aksine partisi ne olursa olsun, kapatılacak beldelerdeki yerel yöneticiler ve yerel halk, belediyeleri ellerinden alınıyor diye öfkeli ve tepkili.
Çünkü; Binlerce köyün tüzel kişiliğini yok ederek hepsini birer mahalleye, 23’ü İzmir’de olmak üzere 1500’ü aşkın belde belediyesini kapatarak, kilometrelerce uzaktaki ilçelere bağlayip 10-15 bin kişilik mahallelere çevrilmesine kim, nasıl hoşgörüyle bakabilir ki?
İlginç olan; AK Parti de bu yasadan memnun değil.
Başbakanın yönetim erki nedeniyle kimse sesini yükseltmiyor.
Şikayetçi oldukları halde susma haklarını kullanıyorlar.
Bir rivayet; bu yasanın ana hatlarının Oslo görüşmelerinde kararlaştırıldığı yolunda.
Nitekim yasa hayata geçerse, Güneydoğu ve Doğu’da pek çok il; tıpkı Diyarbakır gibi BDP ya da bağımsız Kürt yönetiminin eline geçecek.
Bu yasayla bu kaçınılmaz.
İddia doğruysa, köylerimiz, beldelerimiz ve belediyelerimiz Oslo kazazedesi olarak tarihe geçecekler.