ŞAŞKINLIKLA izliyorum.
Günlerdir, gazetelerde, televizyonlarda, “türban”ın, “T”si ile başlayıp “N” harfiyle noktalanan tüm haberlere, köşe yazılarına, açık oturumlara bakıyor, sonra da soruyorum:
Acaba bir değişiklik oldu da benim mi haberim yok?
Bu konuda görüşlerine inandığım hukukçu Noyan Özkan’a, “Hani atlamış olabilirim” diye sordum.
Bana bir mail attı.
Türban ile ilgili bir Anayasa değişikliği olmuş.
Ama 2.5 yıl önce.
Ancak Anayasa Mahkemesi’ne itiraz edilmiş ve mahkeme de 9’a karşı 2 oyla yapılan türban değişikliğini iptal etmiş.
22 Ekim 2008’de de Resmi Gazete’de gerekçeli karar yayınlanmış.
Şöyle deniyor:
“Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları gözetildiğinde, Anayasa’nın 10. ve 42. maddelerinde yapılan düzenlemenin, yöntem bakımından dini siyasete alet etmesi, içerik yönünden de başkalarının haklarını ihlale ve kamu düzeninin bozulmasına yol açması nedeniyle laiklik ilkesine açıkça aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Ayrıca, AKP aleyhinde açılan kapatma davasında, Anayasa Mahkemesi’nin AKP hakkında vermiş olduğu para cezası kararında; “Bu partinin laikliğe karşı eylemlerin odak noktası olduğuna” ilişkin tespitinde, türbanın kamuda kullanılması konusundaki politikası da etkili olmuştur...”
* * *
Kısacası hukuksal ve anayasal açıdan başka bir değişiklik olmamış.
Peki, şimdi üniversitelerin yanı sıra TBMM, devlet daireleri ve tüm kamu alanlarında, Anayasa Mahkemesi kararlarına göre siyasal islamın simgesi olan türbanın serbest kalmasını tartışıyoruz; ya da tartışılıyor?
Ne değişti beyler, söyler misiniz?
* * *
Değişen şunlar:
12 Eylül ürünü YÖK yönetimi değişti.
Halk oylamasına sunulan Anayasa değişikliği paketinin sayesinde Anayasa Mahkemesi’nin üye yapısı AKP’ye endeksli olarak ciddi biçimde değiştirildi. Telekulak dinlemeleri ve kamuya servisi ile insanlar susturuldu.
Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin, Danıştay’ın ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları değiştirilmedi.
Kaldı ki Anayasa’nın 153/son maddesinde, “Bu kararların yasama, yürütme, yargı organlarını, idare makamlarını ve gerçek ve tüzel kişileri bağladığına” ilişkin maddesi henüz Anayasa’dan çıkarılmadı.
Türk Ceza Kanunu’nun 309. maddesinde düzenlenen “Anayasayı ihlal suç ve cezası” da orada duruyor.
İyi de Anayasal bir suç olmasına karşın, üniversitelerin bir bölümü, ilköğretim okullarının bazılarında, devlet dairelerinde, fotoğraflı resmi belgelerde türban nasıl serbest bırakılabiliyor?
Ne oldu bu ülkeye böyle efendiler?
Türkiye Cumhuriyeti hukuk devleti mi, çadır devleti mi?
Karar verin ve artık “Üç Maymun”u oynamayı bırakın...