CHP İzmir İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu, elektronik posta yoluyla son derece nazik bir bilgilendirme mektubu gönderdi.
Öncelikle şahsım ile ilgili görüşleri için teşekkür ediyor, Buca Belediyesi, Başkan Ercan Tatı ve CHP’li Meclis Üyesi Dr. Levent Köstem’e verilen “kınama cezası” ile ilgili görüşlerinin yer aldığı mektubunu sizlere aynen aktarıyorum:
“Sayın, Hamdi Türkmen,
İzmir basınında yıllardır merakla, ilgiyle ve keyifle takip ettiğimiz ender gazetecilerden olduğunuzu belirtmek isterim. Kaldı ki, sizi sadece gazetecilik kişiliğinizle değil, tarafsız, gözünü budaktan esirgemeyen ve kişilerin söz hakkına son derece saygı duyan tavrınızla da takdir etmekteyiz.
Bu düşüncelerimizde samimiyetimize inanacağınıza hiç şüphe etmiyorum.
Sayın Türkmen, köşe yazılarınızda sık sık partimiz ve üyelerimizle ilgili yazılara yer vermenizden duyduğumuz memnuniyeti dile getirmek isterim. Bu yazılardaki doğru tespitlerinize katıldığımız gibi, bizlerde bazen eksik ya da tek taraflı bakış açısıyla yer verildiği kanaati uyandıran kısımlarından dolayı, sadece yanlış anlamaları düzeltmek ve doğru bilgilendirmek adına katkı koymak isteriz.
30 Temmuz 2009 Perşembe günkü, köşe yazınızda gündeme taşımış olduğunuz konu hakkında sizinle bazı düşüncelerimizi paylaşmak isterim.
Bizler makamı ne olursa olsun öncelikle CHP üyesi kişileriz. Yapacağımız çalışma ve işlemlerde partimizin yetkili organlarının ve yazılı kurallarının tanıdığı yetkileri kullanarak hareket etmek ve yetkileri de doğru yönde kullanmak zorundayız.
Ancak bu yetkilerin kullanımı ve kuralların işletimi sırasında amacımız kişilerin memnuniyetini sağlamak değildir.
Ben İl Başkanı olarak tanımlanmış yetkilerimi kullanırken, ne birisi istedi diye, ne de bunun sonucunda birisi veya birileri ceza alsın diye kullanırım.
Bu yetkilerin kullanımı sadece konunun görüşüleceği yere biran önce havale edilmesi ve kamuoyunda daha fazla parti içi meselelerin konuşulmasının önüne geçmek amacıyladır.
Konuların ilgili kurullara hızlı bir şekilde sevkini sağlamak, aslında hiçbir şekilde taraf olmadığımızın ve konunun açıklığa kavuşması için gösterdiğimiz çabanın göstergesidir. Kurulların verdikleri kararlarında bu şekilde tartışılması, kararı alan kurul üyelerinin tarafsızlığına ve yaptıkları önemli göreve büyük saygısızlık olacaktır.
Yazınızda belirttiğiniz son olay Buca Belediyesi’nden değil, Buca Belediyesindeki başkan ve bir kısım belediye meclis üyesi arkadaşımızın bazı uygulamalardaki farklı görüşlerinden değil, bu görüşleri açıklama biçiminden kaynaklanmaktadır.
Her belediye meclis üyemiz, her konudaki görüşünü sonuna kadar düşündüğü biçimde açıklama, görüşünde diretme hakkına tabi ki sahiptir.
Ancak, hiç kimsenin bir hakkını kullanırken bir başkasının ya da başkalarının kişilik haklarına dokunmaya ve görüşlerini açıkladığı zeminin yani partimizin, genel kural ve ilkeleri ile tüzüğüne aykırı davranmaya hakkı olmadığı açıktır. Konuşulan ve yaşananlar noktasında parti kuralları işletilmiştir.
Yani yazınızda belirtilen konuda, kimse hırsızlıkla, yolsuzlukla veya doğru söyledi diye ilgili kurula sevk edilmemiştir. Kaldı ki, hiç iddia edilmediği hatta ima bile edilmediği halde “hırsızlık, yolsuzluk” gibi ithamların, CHP tüzüğündeki cezai karşılığı kınama değil “Kesin ihraçtır” ve söz konusu fiillerin Türk Ceza Kanunu’nda ayrı bir yeri vardır.
Yazınıza konu değerli parti ve Buca Belediye Meclis üyemiz hakkında böylesi bir iddia veya ima hem şahsımı hem de partimizi çok üzer.
Buna müsaade etmeyecek ilk kişi de ben olurum.
CHP’de doğruları söylemek değil aksine, söylememek bir soruşturma konusu olabilir.
Sanırım bu açıklama, yazınızda tarafıma yönelttiğiniz soruların yanıtı niteliğindedir.
Parti içi sorunların öncelikle parti kurallarına göre çözülmesi vazgeçemeyeceğimiz ilkelerin başındadır. İsteyeceğimiz son şey üyelerimizin bu kuralların dışına çıkarak cezai müeyyidelerle karşı karşıya kalmasıdır.
Bizler bu tür durumları bir futbol maçı, veya galip mağlup anlayışıyla değil, ders çıkartılacak, bir yanlış varsa ve kim yaparsa yapsın partinin yetkili kurullarınca sonuca bağlanacak, parti içinde istenilirse bir üst kurula taşınabilecek süregelen bir mesele olarak görüyor, yazılarınız ve değerlendirmelerinizi büyük bir ilgiyle talip etmeye devam edeceğimizi belirterek, saygılar sunuyorum.
30/07/2009
RIFAT NALBANTOĞLU CHP
İzmir İl Başkanı
CHP’de ‘ikinci sınıf’ tartışması
CHP İzmir İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu, bazı konularda haklı ama bazı yaklaşımlarında da bana göre haksız.
Nedeni şu:
Nalbantoğlu, CHP’nin İzmir’de il başkanı. Kendisinin de ifade ettiği gibi “taraf” olmamak gibi misyonu var.
Ne var ki, Buca olayında, “taraf” olduğu apaçık ortada.
Oysa Nalbantoğlu’nun tavrı, temsil ettiği görev gereği, “ağabeylik” yapmak olmalıydı.
Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı’nın, seçilmiş bir belediye meclis üyesini ısrarla maaşlı başkanvekili yapma süreci, 3 bin liraya yakın maaş verme ısrarı CHP grubunda “sıkıntı” yarattığında olaya el koymalı, tarafları uzlaştırmalıydı.
Belki çaba harcadı. Ama işin başında görevi il sekreterine bırakacağına kendisi el koymalıydı.
Şimdi CHP’de söylem ne biliyor musunuz?
Eski İl Başkanı Kemal Karataş, belediye başkanları ile geçinemiyordu, yeni il başkanı yani Nalbantoğlu, partililerini “ikinci sınıf” yurttaş yerine koyuyor, belediye başkanlarını her konuda haklı buluyor...
Bunları ben değil, CHP’liler söylüyor...
Zaten Buca Belediye Meclis Üyesi Dr. Levent Köstem’in “doğruları” söylediği için il disiplin kuruluna veriliş süreci de bunun bir göstergesi değil mi?
Tarafsızlığı tartışılıyor
CHP İl Başkanı’nın, İl Disiplin Kurulu’na tedbirli sevk ettiği Buca Belediye Meclis Üyesi Dr. Levent Köstem, “kınama cezası” aldı.
Köstem, bir yıl sonra partinin hiç bir organında görev alamayacak, seçme ve seçilme hakkını da kullanamayacak.
Disiplin Kurulu, bu kararı 2’ye karşı 7 oyla aldı.
Dr. Köstem’in cezalandırılmasını haklı görmeyen iki üye, Av. Halil Eraltuğ ve Nalan Zayıfoğlu, “ret” oyu verdiler.
Disiplin Kurulu’nun Dr. Köstem için bu ikinci oylamasıydı.
İlk oylamada aynı kurul, 4’e karşı 5 oyla, Köstem hakkındaki “tedbir” in kaldırılması yönünde karar almıştı.
Peki iki oylama arasında ne değişti?
İlk oylamada Köstem hakkında tedbirin kaldırılması yönünde oy kullanan üç üyeden biri olan Atilla Kara, Buca Belediyesi’nde çalışıyor(!..)
Fikret Vatansever ve Kerim Yılmaz’ın, görüşlerini bu kadar kısa sürede neyin değiştirdiğini, nelerin etkili olduğunu ise bilmiyorum.
Ama bir şey varsa, o ya “ak” tır ya da “kara!..”
Önce “ak” olup da sonra “kara” olmaz..
Oluyorsa, o kurulun “tarafsızlığından” da şüphe etmek gerekir.