Büyükşehir Belediyesi’nde, bir “tanık” ifadesinden ve anlattıklarından yola çıkılarak başlatılan üst düzey operasyon, “gerçek” olmaktan çıkıp “sanal” hale geldi.
Bu tespit benim değil, Başkan Aziz Kocaoğlu’nun talimatıyla, büyükşehir müfettişlerince açılan soruşturmanın sonucu.
Müfettişler, olayla ilgisi olan 5 kişinin görüşüne başvurdu.
İnternet sitesinde olayı tetikleyen yazının sahibi gazeteci de dahil olmak üzere, 5 kişiden dördü, “yemek yenmedi” ya da “böyle bir yemek yok” diye ifade verdi.
Restoran yetkilisinin ifadesi ise daha da ilginç:
“Yemeğe iki kişi geldi. Biri gazeteci Süleyman Gencel, diğeri de adı geçen tanık Birol Soylu idi. İkisi başbaşa oturdular. Genel Sekreter Ersu Hızır da, yardımcısı Ferda Eser de yoktu” dedi.
Buyurun bakalım; n’olcak şimdi?
* * *
Bir atasözü vardır.
Keskin sirke küpüne zarar; denir.
Bir de;
Öfkeyle kalkan zararla oturur, söylemi var.
Bugünkü Büyükşehir’in içine düştüğü durumu bu iki atasözü o kadar iyi anlatıyor ki; Allah Aziz Kocaoğlu’nun yardımcısı olsun...
* * *
Büyükşehir’de, Kocaoğlu’nun üst yönetim tasarrufları, muhataplarının açtığı dava nedeniyle mahkemeye taşındı.
Olayla ilgili Cumhuriyet Savcılığı da, kişilerin ifadelerine başvurdu.
Büyük olasılıkla mahkeme sürecinde de tanık olarak dinlenecek bu 5 kişi, benzer ifadeler verecekler.
Bu durumda, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, yenmemiş, dolayısıyla da söylenmemiş sözlerden dolayı, Genel Sekreteri Ersu Hızır, yardımcısı Ferda Eser ve ardından da pek çok bürokratını kızağa almış olmayacak mı?
Kimse kusura bakmasın, kurumlar dedikodu ile yönetilmemeli.
Çünkü o zaman insana sorarlar; Sayın Başkan ESHOT ile ilgili o kadar yazıldı çizildi, dedikorudalar yapıldı; bu kurumda niçin operasyon yapmadınız?
Bu tıpkı, aynı maç içinde orta hakemin, benzer faullerde, bir oyuncuya kırmızı kart çıkarırken, diğerini görmemezlikten gelmesidir.
* * *
Bir başka neden varsa bilemem.
Ama yoksa, Aziz Bey, durduk yerde kendisini ve seçildiği kurumu sıkıntıya sokmanın yanısıra, zor duruma düşürmüş oldu.
Aziz Kocaoğlu, Büyükşehir’in ikinci adamı ile önümüzdeki süreçte birlikte çalışmak istememiş olabilir.
Ama bunun yöntemi böyle olmamalıydı.
Çağırıp, bunu açık açık söylemeli, “ayrıl” demeliydi.
Yenmemiş bir yemeği asla bahane etmemeliydi.