BİR stat tartışmasıdır gidiyor. Çok farklı görüş ve öneriler var. Futbol Federasyonu’nun İzmirli Başkanı Mahmut Özgener, Türkiye olarak bu dev organizasyona talip.
Maçların oynanacağı kentlerin içinde İzmir’in olmasını arzu ediyor, daha doğrusu istiyor.
Takip ediyorum; aylardır çaba sarf ediyor.
İstanbul, Ankara, Bursa, Kayseri, Antalya, işin peşinde...
Özgener’e sabah-akşam rahat yüzü göstermiyorlar.
İzmir!..
Yine her zamanki, “nazlı gelin” gibi...
“Yapsak mı, yapsak mı?”
“Acaba nereye yapsak?”
İstanbul’da toplantı yapılıyor, ardından günler geçiyor, Özgener‘i ne arayan var, ne soran...
Neyse; sonunda İzmir Valisi Cahit Kıraç, Başkan Aziz Kocaoğlu ile Mahmut Özgener’i el sıkıştırıp, stadın yapılacağı yeri de kesinleştirdi.
İnşallah bir aksilik olmaz.
Sizce yer seçimi doğru mu?
Bana göre değil.
Ama kentin fiziksel gelişmesine baktığınızda ve başka bir yer bulunamıyorsa, çaresiz “Evet!..”
* * *
Otuzbeşbuçukçular alınmasın ama, Örnekköy, nedense sporseverlere “ters” gelen bir bölge..
Biliyorsunuz, Universiade Yaz Oyunları için Örnekköy’e altı bin kişilik tenis kompleksi yaptık.
Oyunlar bitti, bugün çürümeye terk ettik.
Kentin tam göbeğinde kalmasına rağmen Atatürk Stadı bile pek çok sporsevere ters geliyor.
Diyelim ki, 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı aldık.
İzmir’de de maçlar oynandı.
Sonra?
50 bin kişilik stat ne olacak?
Atatürk gibi “çakma stat” gibi elimizde kalacak.
Bir gerçeği kabul etmek zorundayız.
Bugün İzmir’de, Göztepe’nin dışında hiçbir maça 5000’den fazla seyirci gelmiyor.
Cengiz Özkan’ın haklı bir sorusu var; Örnekköy’deki 50 bin kişilik stat nasıl doldurulacak?
Fatih Pekin’in endişesi ise daha farklı...
“Bornova, Gaziemir dururken, yer bulanamadığı için bu stat Örnekköy’e yapılırsa, oraya ulaşım nasıl olacak?” diyor.
Bugünkü koşullarda haklı bir soru.
Ancak, hedef 2016 ise, biliyorsunuz ağır-aksak yürüyen ve devreye alınması sürekli olarak ertelenen Aliağa-Menderes Hafif Raylı Sistem, Örnekköy’den geçiyor.
Bu proje, Halkapınar bağlantısı ile de, halen çalışan Üçyol-Bornova metrosuna entegre edilecek.
Bu nedenle stat ulaşımının sorun olmayacağı kanısındayım.
Ama benim farklı iki önerim daha var.
* * *
İzmir’de altmış küsür bin kapiseteli bir Atatürk Stadı var.
FİFA’ya göre bu stat, futbol oynamaya pek elverişli değil.
Nedeni ise, bir kompleks olarak planlandığından, futbolun oynandığı yeşil saha, tribünlere çok uzak.
Ne oynayanlar ne de seyredenler zevk alıyor!..
Ama bu stat tadilat yapılarak, uluslararası karşılaşmaların oynanabileceği bir hale getirilebilir.
Ne yapılır?
Yüksek ve sahaya uzak olan tribünler yıkılır, sahaya kadar indirilir, soyunma odaları, giriş-çıkışlar yeniden düzenlenir.
Yeter ki istenilsin.
Örnekköy’e yapılacak stadın maliyetinin 3’te birine Atatürk Stadı, gerçek bir futbol sahasına dönüştürülebilir.
Bu birincisiydi...
Diğeri, Alsancak Stadı..
Bu stat çok eskidi, üstelik de küçücük kaldı.
Ama arsası çok kıymetli.
İki şık var.
Ya bu stadın arsası bir yatırımcıya verilip, Örnekköy mü olur, başka bir yer mi; yapılacak yeni stat, takas karşılığı yaptırılabilir.
Ya da Alsancak Stadı’nın bulunduğu arsaya, ilk üç katı işyeri ve alışveriş merkezi, üstüne Monaco’da olduğu gibi modern ve muhteşem bir stat inşa edilebilir.
Bunda da arsayı verir, stadı yaptırırsınız.
Karar vermeden önce tartışmak, düşünmek ve fikir üretmek gerekir.
Sanırım İzmir olarak tek eksiğimiz de bu...
Düdüğü parayı veren çalmalı
KIZMAYIN... İki örnek vererek bu kentte “niçin” lider eksikliği yaşandığını anlatmaya çalışacağım.
Stattan başlayalım..
İzmir’e stat projesi Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun 2009 yerel seçimler bildirgesinde yer alıyordu.
Kocaoğlu zaten seçim sözü verdi.
Örnekköy’e bir stat yapacak.
Özgener, “2016” dedi.
Başkanın sözüyle Futbol Federasyonu’nun isteği böylece çakıştı.
Kısacası, İzmir’e bir stat yapılacaksa, bunu Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu yapacak.
Ama, son gelişmelerden sonraki izlenim farklı.
Stadı yapacak olan Kocaoğlu ama sanki Vali Cahit Kıraç yaptıracak ya da yapacakmış görüntüsü var.
“Stat yapılsın da, kim yaparsa yapsın” diyenleriniz olabilir.
Hiç de öyle değil..
Valimiz doğru olanı yaptı.
İzmir için, “trenin kaçmaması” için dayanamadı, toplantıyı organize etti.
Oysa parayı veren “düdüğü” çalmalıydı.
Ama İzmir’de “parayı veren” değil de “toplantıyı düzenleyen” düdüğü çalıyorsa, bunun adı “lider” eksikliğidir.
* * *
Ve son Atina seyahati.
SunExpress İzmir’le Atina’yı,direkt uçuşla bağladı.
Artık altı saat yerine 30 dakika sonra Atina’dasınız.
Komşu’da aynı sürede İzmir’de... “Kör topal” turizmiyle ayakta durmaya çalışan İzmir için bulunmaz bir fırsat.
Büyükşehir Belediye Başkanımız bu yolculukta yoktu.
Gitmeyebilir, programı müsait değildi denilebilir.
Ancak Atina’da son yıllarda ilginç bir gelişme yaşandı.
Komşu, Akropol’e büyük bir müze yaptı.
Avrupa’dan her hafta sonu akın-akın bu müzeyi gezmek için turist geliyor.
İzmir böyle bir projenin peşinde.
Arkadaşım Deniz Sipahi, dün Milliyet Ege’de yazdı.
İzmir, mutlaka, Akropolis Müzesi gibi, hatta daha görkemlisini Agora’nın içinde ya da çevresinde “Batı Anadolu Medeniyetleri Müzesi” adı altında yapmalı.
İsterdim ki, Kocaoğlu, İzmir’i temsil eden seçilmiş bir “lider” olarak SunEkspess’in ilk seferiyle Atina’ya gidip, Akropolis Müzesi’nin önünde durup, “İzmir’e bundan çok daha görkemlisi yapacağız” demeliydi.
Başkan o gün Atina yerine Selçuk’u tercih etti.
Ve gezinin parsasını da “birileri” topladı.
Oysa liderler, hiç boşluk bırakmazlar, idare ettikleri “geminin” dümenini terk etmezler ve hep başında olup “yönetirler”...