Haber önce Gazeteciler Cemiyeti’nin 9 Eylül Gazetesi’nde fotoğraflı yayınlandı.
Sonra ulusal kanallar devreye girdi.
Dün de İzmirli yazar Münir Koçarslan yazdı.
Cübbeli ve sarıklı iki kişi; İzmir’in en aydınlık yüzü Birinci Kordon’da, banklarda, deniz kenarında oturanlara soruyorlar.
Daha doğrusu; uyarıyorlar:
“Ey faniler; İslam’ın emir ve yasaklarına uyun.”
Yürüyen kadınların önünü kesip:
“Günahkarlar, başınızı örtün.”
Erkeklerin dibine kadar sokulup:
“Sağınıza-solunuza bakmayın, abdest bozmayın.”
Sevgili Koçaslan; “Bu “fetva timi”nden çok rahatsız oldum” diyor, ekliyor:
“Aklıma 28 Şubat süreci geldi.
Fadime Şahin, Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı...
Hani şu cübbeli, sarıklı, uzun sakallı... Sıradışı görüntüleriyle ekranlara taşınan hocaları, şeyhleri, muritleri hatırladım.
İşte İzmir’in Kordonu’nda çekilen o karelerin zihnimde yarattığı ilk çağrışım buydu.
Merakıma mucip haline gelen meselenin peşine düşmeye karar verdim.
Ancak baktım ki, İzmir polisi de cübbelilerin peşine düşmüş.
Yani...
Her yerde aranıyorlar.
Emniyet’e sordum:
Cübbelilerden biri Sivaslı, diğeri Diyarbakırlı.
Peki, madem ortada yoklar... Polis bu bilgiler nasıl tespit etti?
Söz konusu kişileri geçen yıl yine İzmir’de dolaşırken, şüphe üzerine polis durdurmuş.
‘GBT’ diye bilinen genel bilgi kontrolünden geçirilmişler.
Ve kim oldukları, adları, soyadları böylece kayıtlara girmiş.
Polise göre, o iki kişi İstanbul Fatih’teki İsmailağa Cemaati’nden...
Sonuç:
Mağdur ve müşteki, olmadığı, söz konusu kişiler hakkında şu ana kadar bir şikayet bulunulmadığı için adli makamlar devrede değil.
Yani...
Soruşturma yok, henüz inceleme aşamasında.
Olay şüphesiz tatsız...
İzmir ve Birinci Kordon tercihi ise tesadüf değil.
Göreceksiniz, önümüzdeki günlerde İzmir’de benzer olayları daha sık duyacak, rastlayacak ve yaşayacağız.
Bu bir yıldırma, korkutma, sindirme hareketidir.
Kentin varoşlarında o da belki...
Ama Birinci Kordon’daki banklarda oturan iki İzmirli genç kıza, iki kadına kim giderse gitsin; “Başını ört, günaha giriyorsun” fetvasıyla başlarını örttürtemez, türbana sokamaz.
Sadece tedirgin eder...
Zaten amaç da bu ya...
İzmir’de yaşıyorsanız;
Türkiye’nin en modern, en çağdaş, en demokrat, Atatürkçü, Cumhuriyetçi ve en laik kentin sakinlerindenseniz, bu türden baskılara...
Birinci Kordon’da, çarşılarda, AVM’lerde, Alsancak, Karşıyaka, Güzelyalı, Hatay ve Bornova’daki lüks ve ünlü kafelerde tesettürlü kadınların sabah kahvesi ve beş çaylarına alışmak zorundasınız.
Demirel’in ünlü bir sözü vardır;
“Yollar yürümekle aşınmaz” diye...
Bilin ki, “İslamın emir ve yasaklarına uyun” tehdidiyle Müslüman ve dini-bütün olunmaz...
Allah aşkı ve inancı, insanın yüreğinde, beynindedir.
Şalvar gibi pantolon, başa sarık, sırta cübbe giyip, iki karış sakal bırakmakla dindar da olunmaz, Müslüman da...