Hamdi Türkmen

Hamdi Türkmen

hamdi-turkmen@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Olay Vali Alaaddin Yüksel’i şayet 2000-2003 yılları arasında İzmir’de yaşamışsanız; yakından tanıyor olmanız gerekir.
Cumhuriyet kutlamalarını ülke çapında krize dönüştüren Yüksel, tam anlamıyla “yasakların” adamı...
Daha önce, benzer onlarca yasağa imza attığı için olmalı, meslektaşları arasında adı; “Yasakçı Vali”ye çıkmış bir devlet bürokratı.
Anlayacağınız sicili “yasak”larla dolu.
İzmir’de bıraktığı en önemli iz, bir yasakla ilgili:
Birinci Kordon’a koyduğu içki yasağı!...

Alaaddin Yüksel tam 17 yıldır vali ve tam 7 ayrı Başbakan ile çalışmış.
28 Şubat sürecinde ‘askerle işbirliği yaptığı gerekçesiyle’ Emniyet Genel Müdürlüğü koltuğundan kapısı kırılarak indirilen Vali Yüksel, tam 12 yıl önce Balıkesir’den İzmir’e geldi.
İzmir’e ayak basar basmaz da Birinci Kordon’da, dışarıya atılan masalara “içki servisi yasağı” koydu.
Kıyamet koptu...
İzmirli öyle kolay kolay pes edip, pabuç bırakır mı?
Yasakçı Vali’yi, böyle bir karar aldığı için bin pişman etti.

İzmir’de 2000 yılında aynı Vali Alaaddin Yüksel, bakın nasıl bir kriz yaratmıştı:
Yüksel, Balıkesir’den İzmir’e atanmasının ilk ayında İzmir’de “içki yasağı uygulanacak” diye tutturdu.
Vali Bey’in talimatıyla harekete geçen o yılların Emniyet Müdürü Hasan Yücesan, İzmir’de içkili restoran ve kafeterya çalıştıran tüm işletmecileri karakollara çağırdı.
İşletmecilere sadece içki ruhsatı aldıkları kapalı mekana içki servisi yapmaları gerektiği hatırlatıldı.
Ve bir de taahhütname niteliğinde kağıt imzalatıldı.
Ardından da aba altından sopa gösterildi:
Aksi halde para ve kapatma cezaları uygulayacağız!

İzmir ayaklanınca, tıpkı Ankara’da olduğu gibi, Yüksel geri adım atmak zorunda kaldı.
Gerekçesi de çok ilginçti:
“İzmir’in Kordon’unu henüz görmedim. Gezip bakacağım. Konuyu yeniden değerlendireceğiz.”
Sonuç; Kordon’daki içki yasağı ikinci gün kaldırıldı...

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda yarattığı kriz, Vali Yüksel’in ilk vukuatı değil.
Ankara’daki görevı sırasında “trafik sıkışıklığı” gerekçesiyle;
Atatürk’ün Ankara’ya gelişi nedeniyle her yıl düzenlenen Harp Okulu Öğrenci Koşusu ile Şehit Aileleri’nin mitingini de yasaklamıştı.

Dönelim yine İzmir’e; 2000-2003 yıllarına...
kentte 40 yıllık bir gelenek vardı; Rakıspor-Şarapspor futbol karşılaşması.
Adına yarışma da denen maçın öyküsü de çok ilginçti:
40 yıl önce Bayraklı’ya Tekel önce rakı, ardından da şarap fabrikası kurdu.
O dönemde iki fabrikanın işçileri kendi aralarında Rakıspor-Şarapspor olarak futbol karşılaşmaları düzenlemeye başladı.
Zaman ilerledikçe bu müsabakalar tüm İzmir halkının dikkatini çekti.
Yıllar sonra fabrikalar kapanmasına rağmen, işçiler yılda bir kez bir araya gelerek karşılaşmayı düzenlemeye devam etti.
12 Eylül 1980’den sonra uzun süre ara verilen maçlar, Alaaddin Yüksel‘in İzmir Valisi olduğu yıllarda, Karşıyaka Belediye Başkanı tarafından yeniden başlatıldı.
Yasakçı Vali hiç izin verir mi?
Derhal fetva verildi, karşılaşmalar yasakladı...
Çünkü, iki takımın taraftarları maçı içkilerini yudumlayarak izliyor, oyuncuların çoğu da devre arasında su yerine içki içiyormuş; böyle turnuva olmazmış...
Belki haklıydı ama, bu bir spor etkinliği değil, sadece ve sadece sembolik bir yarışmaydı.
Bu bile kendisine anlatılamadı...