KAFASI kızan, tepesi atan İzmir’e bir lakap takıyor ya;
Gâvur da olduk...
Faşist de dediler...
Sular altında kalmış çaresiz bir İzmirli, üç kilometrelik yolu iki saatte geçebilen bir yurttaş, arabası göle dönmüş bulvarın ortasında kalan bir insan, caddenin karşısına geçebilmek için takım elbisesinin paçalarını dizlerine kadar sıyırmak zorunda kalıp da yine sırımsıklam sıçana dönmekten kurtulamayan bu kentin insanı olarak benim de kafamın tası attı!...
Tepesi atan biri olarak kendim de dahil hepinize “KAZ” lakabını takıyorum.
Neden mi?
Yeryüzünde kendi kendini idare edemeyen tek canlı mahluk “KAZ”dır.
Yaşamını sürdürebilmesi için mutlaka bir “güden” olması gerekir.
İster kabul edin, ister etmeyin; bugünden itibaren tüm İzmirlileri “KAZ”, bizleri güden kişiyi de Aziz Bey olarak ilan ediyorum.
Çünkü bu İzmir’de her yağışta yaşamak, ayakta kalabilmek için, ya KAZ ya da ÖRDEK olmak lazım.
İnsanın yaşayabilmesi çok zor...
* * *
“KAZ”ların bir özelliği vardır.
Kendilerini “güden” ne isterse, elindeki sopayla neye yönlendirirse, onu yaparlar.
KAZ olarak bizi “güden” Aziz Bey istedi diye, 2009’da paytak paytak sandığa gidip, kendisine yüzde 58 oy vererek kendisini bizi tekrar yönetsin diye “Büyük Güdücü” yaptık.
Karşılığını istedikçe, sadece su ve yem verdi, o kadar.
Kanat çırptıkça, “metro” dedikçe, indirdi kafamıza sopayı...
Aliağa-Menderes Projesi diye çırpındıkça, “Bekleyin kardeşim; aceleniz ne? Böyle büyük işlerde gecikme olur” dedi...
Her yağmurda; “Ne olacak, Aziz Amca hep böyle yüzecek miyiz bu şehirde?” dedik.
“Ey KAZ’lar... Ben mi istiyorum böyle yağmuru. Allahın işi bu. Karışılır mı? Kaderiniz böyle, ne yapalım?” diye yine bastı sopayı...
KAZ da olsak, sopa yemenin de bir sınırı var.
Sustuk...
“Madem kaderimizmiş bu Aziz Bey, çekeceğiz” demekten başka çaremiz kalmadı.
Hepimiz KAZ’ız ya...
Bedenimiz gibi tabii ki kafamız da “KAZ” olacak.
Yani “KAZ KAFALILAR”ız...
O nedenle;
Güt bakalım Aziz Bey bizi güt...
2014’e kadar “sopa” senin elinde, biz KAZ KAFALILAR da emrindeyiz...
Ya sonrası?...
Allah kerim... Allah kerim...