Hamdi Türkmen

Hamdi Türkmen

hamdi-turkmen@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“İNSAN devlet için değil, devlet insan için vardır...”
Acaba?
Şayet Foça’da oturuyor ve her gün buraya gidip geliyorsanız, devlet sizin için değil, siz devletin isteklerine boyun eğiyorsunuz demektir.
Çok şikayet aldım.
Mustafa Deniz Somersan’ınki ise işin tuzu-biberi oldu.
Anayoldan Foça’ya saptığınızda, uzun süredir yol çalışmaları yapılıyor.
Tam yazın göbeğinde...
Karayolları Bölge Müdürlüğü, bahar aylarında ya da sonbaharda, daha havalar soğumadan yan gelip yatıyor, yaz ortasında “çalışmak (!)” aklına geliyor olmalı ki, kolları sıvıyor...
Foça’ya bugünlerde araçlar “zift çukuruna” düşmüş gibi simsiyah ulaşıyorlar.
Olay şu: Karayolları ekiplerince yola incecik bir tabaka zift atılıyor, üzerine de mıcır.
Araçlar gelip geçtikçe, mıcırı zifte gömüyorlar, oldu size asfalt yol!..
Yani Karayolları, vatandaşın araçlarını, silindir (!) niyetine kullanıyor.
Aracınız berbat olurmuş, inip binerken üstünüz başınız zifte bulanırmış, mıcırda savrulur kaza yaparmışsınız, tekerleklerin altından fırlayıp mermi gibi üzerinize gelen mıcırlar, aracınızın camını, farını kırarmış, yayaların, motosikletlilerin kafası-gözü yarılırmış, bunlar, Karayolları’nın umurunda mı?
Karayolları’na sormuşlar; “Kardeşim neden bu çalışmaları yaz ortasında yapıyorsunuz?”
Yanıt: “Vatandaş bilmiyor, böyle soruları sorup duruyor. Asfalt çalışması kışın yapılamaz çünkü bu iş için havanın sıcak olması gereklidir, onun için yazın çalışmak zorundayız...”
Doğru...
Ama ben de şu soruyu sormak istiyorum:
“Bu söyledikleriniz doğruysa, İsveç, Norveç, Finlandiya, hatta Almanya, İsveç gibi soğuk ülkelerde hiç asfalt yol olmaması gerekirdi, öyle değil mi?”
Şimdi kalkıp, “Yaptığımız iş, asfalt kaplama değil” diyeceksiniz.
O zaman, “Asfalt dökün” kardeşim!..
Can ve mal emniyeti temel bir insan hakkıdır ve anayasamızın teminatı altındadır.
Çalışma yapıyorum diye vatandaşının can ve mal emniyetini hoyratça tehlikeye atmaya kimsenin hakkı yoktur.
* * *
Diyelim ki, bu kadar hengame içinde, kafanızı-gözünüzü yarmadan sağ-salim Foça’ya ulaştınız.
Aracınız simsiyah zift içinde.
Gidebileceğiniz tek yer, benzin istasyonu.
O da ne?
Metrelerce araç kuyruğu, herkes aracını temizletmek için sırada.
İşin bir başka boyutuna bakalım. Sağsalim ilçeye ulaşabilen araçlar, soluğu Foça’daki tek benzin istasyonunda alıp, kuyruğa giriyorlar.
Ver bakalım 45 lira!..
Zifti çıkarabilmek için kullanılan solventler ve çeşitli kimyevi maddelerin çevreye verdiği zarar, harcanan zaman, israf edilen su, bütün bunların yarattığı ekonomik kayıplar dikkate alındığında, acaba Karayolları’nın iki tane silindir getirmekten imtina etmesi gerçekten bir tasarruf mu?
Beyler; hiçbir ülkede devlet, vatandaşına bu eziyeti çektirmez, çektiremez! Yapanın burnundan getirirler.
Böyle bir vurdumduymazlık ve aymazlık; “Çevreye verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz” tabelasıyla geçiştirilemez. (Hoş zaten böyle bir tabela da yok...)
* * *
İşin bir de “komik” yanı var.
Yurdum insanı (!), zift temizliği konusunda en uygun maddenin “margarin” olduğuna karar vermiş. (Aslında tereyağı daha iyi imiş ama pahalıymış.)
Foça’da nereye gitseniz, eline paket paket margarin almış vatandaşları, bununla arabalarını ovalarken görüyorsunuz.
İnanmayacaksınız ama turistler Foça’daki bu görüntülerden şaşkın.
Herkesin aracını elinde yağ paketiyle ovuşturmasına bir anlam veremiyorlar.
Anlatsanız da anlamıyorlar (!..)
Biliyor musunuz, Foça’da yazlığım olmadığı için bir kendimi, bir de Karayolları’nı (!..) çok şanslı buluyorum.
Çünkü bu ilçenin aşığı olan ve bütün bir yazı burada geçiren çok sevgili arkadaşım gazeteci-yazar Feyzi Hepşenkal, sanırım bu sıralar pek İzmir’e gidip-gelmiyor.
Yoksa, ne Karayolları, ne valilik, vallahi de billahi de hepsini “dümdüz” ederdi...