Hamdi Türkmen

Hamdi Türkmen

hamdi-turkmen@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

HERKESİN aksine bir tek Kemal Karataş, Konak Belediye Başkan adaylığının, yasal ve etik olduğunda ısrarcıydı. Son noktayı ise Konak İlçe Seçim Kurulu koydu: Karataş’ın Konak Belediye Başkan adaylığı, aday olma sürecinde siyasi partilerin uyması gereken maddelerden bazılarına aykırı bulunduğu için düşürülmüştür.”
Kesin bir karar mı? Hayır!.. Karataş’ın kendisi aleyhine alınan bu karara, il seçim kurulu nezdinde itiraz hakkı var.
Eder mi?..
Hiç kuşkunuz olmasın. Parti üst yönetimi, Yüksek Seçim Kurulu’na da gider.
Bu süreçte partisi Konak’ta adaysız kalmış, seçim çalışmalarına başlayamamış, önemli mi? Karataş ve ekibinin zihniyeti şu: Ben yoksam, kimse olmasın (!..)
* * *
CHP’lilerin bir bölümü, “Medyada bu Karataş düşmanlığı neden?” diyor ve soruyor:
“Karataş ne yaptı ki, herkes onunla uğraşıyor?”
Açıklık getirelim:
Kimse Karataş’ın düşmanı falan değil.
Kimse, “Karataş, Konak’a Belediye Başkanı olmasın” da demiyor.
Söylenmek istenen şu:
Kemal Karataş ya da bir başkası...
Herkesin Konak’a belediye başkan aday adayı olmak gibi bir hakkı var. Kemal Karataş’ın bilgi ve birikimi, siyasetteki deneyimi, Konak’a aday olan diğer isimlerden daha da fazla.
Kemal Bey, il başkanlığı görevinden yasal süreç olan 30 Kasım’da istifa edecek ve diğer aday adayları gibi çalışıp, bekleyecekti.
Karataş ne yaptı?
Hem il başkanlığını yürüttü hem de gizli-saklı Konak Belediye Başkan aday adaylığını sürdürdü.
Karataş’ın rakipleri, CHP Genel Merkezi’nin ve CHP lideri Baykal’ın kapısından içeri giremezken, Karataş, il başkanı olarak sık sık Deniz Bey’le baş başa kaldı, kendisine haksız biçimde “orantısız güç” sağladı.
Yetmedi; il başkanı olarak İzmir Büyükşehir’deki ilçe belediye başkan adaylarının belirlenmesinde ağırlığını koydu.
Yetmedi; il başkanlığı yetkisiyle il genel ve belediye meclis üye listelerinden “siyaseten rakibi olan isimleri” sildirdi.
Karataş’ın sona eren Konak adaylığı için bugün “adalet yerini buldu” deniliyorsa sırf bu yüzdendir.
CHP’de, Baykal’ın en yakın çalışma arkadaşı Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen, ortada ispatlanmış bir çıkar ilişkisi ve yolsuzluk, imar rantı olduğu kanıtlanmamasına karşın, olay ortaya çıkarılınca kurduğu ilişkinin siyaseten “etik” olmadığı gerekçesiyle istifa etmek zorunda kaldı.
Karataş da olay bu boyutlara gelmeden, “Adaylığım sürecinde, siyaseten etik olmayan bir yol izledim, çekiliyorum” demeliydi.
Karataş’a yakışan buydu.
Yapmadı. Yapamadı.
Sonuç:
Her fırsatta, “neferiyim” dediği partisi CHP’yi İzmir’de “allak-bullak” ederek, ortada bıraktı!..