Bu kentin ulaşımından ve trafiğinden sorumlu olanlara birkaç sorum var.
Cumhuriyet Bulvarı, kaç şeritli bir caddedir?
Üç...
Bilemediniz beyler... Üç şeritlidir ama kullanılan sadece iki şerit vardır.
Gazi Bulvarı kaç şeritlidir?
Üç...
Yine bilemediniz efendiler. Doğru, üç şeritlidir ama kullanılan sadece tek şerittir.
Şair Eşref Bulvarı ile Talatpaşa Bulvarı kaç şeritlidir?
İki...
Hayret, yine bilemediniz. Doğru, bu iki bulvar da iki şeritlidir ama tek şeridi ulaşıma açıktır.
Bornova’da Kaymakamlık önündeki caddenin kaç şeritli olduğunu biliyor musunuz?
İki diyeceksiniz ama yanıtınız bu kez de yanlış.
Çünkü ulaşıma tek şerit açıktır.
Fevzipaşa, Gaziler Caddesi, Mithatpaşa, Karşıyaka Yalı Caddesi, Buca Menderes Bulvarı, Hatay İnönü Caddesi ve daha aklınıza gelen hangi cadde ve bulvarı sorsam, biliyorum ki hep yanlış yanıtlar vereceksiniz.
Ne yazık ki sizler bu kenti, yaşayarak değil, kağıt üzerinde yönetiyorsunuz.
Sahaya ineniniz, caddeye çıkanınız yok ki? Durum böyle olunca, işin içinden çıkılmaz hale geliyor.
Gelelim, Çankaya ve Şehit Fethi Bey Caddesi ve çevresine. Sürüyle 1300’lü sokak var.
Sokak niçin açılır?
Kaldırımından yayaların yürümesi, yoldan da araçların geçmesi için değil mi?
Gidin bir görün bakalım...
Sokakların tümüne yakını açık otopark olarak kapatılıyor. Aracınızla geçmek istediğinizde ise bir dayak yemediğiniz kalıyor.
Ya otobüs durakları...
Otobüslerin yolcularını indirmek için yapılan cep, birileri tarafından parsellenmiş, özel araç otoparkı olarak pazarlanıyor.
Trafik polisi her gün önünden geçiyor ama nedense başını çevirip baktığı bile yok... Neden?
Bilmem ki, üstüne vazife (!) değil herhalde...
* * *
Ve gelin bir de, İzmir’de bir minibüs yolcusu olan Adnan Kaplan’ı dinleyelim:
“Her gün işyerime başka seçeneğim olmadığı için Menemen-Yeni Garaj dolmuşlarıyla gidiyorum. Şoförlerin sigara içmesinden, cep telefonuyla sürekli haşır neşir olmasından, yüksek sesle müzik dinlemek zorunda kalmaktan, şoförlük mesleğine uygun olmayan hal ve davranışlarda bulunmalarından bıkıp usandık.
Yolcu kapmak ya da öne geçmek için dolmuşların birbirleriyle yaptığı yarışma; ‘it dalaşı’ ile trafikte estirdikleri terör ise tam bir facia.
Bu konuda lütfen kimse ‘şoförü ikaz edin, tepkinizi gösterin’ tarzı hamasi nutuklar atmasın. Çünkü şoförün dolmuşu kenara çekerek sizi araçtan inmeye azarlar şekilde davet edeceğini, itiraz eder direnirseniz sözlü ve fiili şiddete bile maruz kalabileceğinizi bilmeniz gerekir. Bu durumları ben birden fazla kez yaşadım.
İlgili dolmuş hattının kooperatifini defalarca aramama karşın hiçbir şey değişmedi. Dolmuşların ‘it dalaşı’ nedeniyle yolcuların ciddi olarak yaşamları tehlike ya da tehdit altındadır. Önümüzdeki günlerde ölümcül bir trafik kazası yaşanması hiç de şaşırtıcı olmayacaktır. Bir taraftan ‘Allah korusun’ derken, diğer taraftan da akıl, bilinç ve görgü fukarası kulunu ‘Allah nasıl koruyacak’ diye düşünmeden edemiyorum. Dolmuşların yukarıda belirtilen kurallara uymaları hususunda sürekli olarak izlenmeleri (örneğin, GPS aleti ve kamera sistemiyle kontrollerinin sağlanması) bu yolda etkin olabilir.
* * *
Adnan Kaplan’ın anlattığı sadece bir bölgede yaşananlar.
Ama eminim ki, İzmir’in her yerinde benzer sıkıntılar yaşanıyor.
Kent ulaşımı ve trafiği disiplin gerektirir.
Her isteyen aracını istediği yere park eder, dileyen istediği gibi yollarda fink atarsa, bunun adı kargaşa olur.
Kargaşayı önlemenin tek çaresi, herkesin birbirinin hakkına saygı göstereceği bir düzeni sağlamaktır.
Bilmem birilerinin kulaklarını çınlatabildim mi?