Hamdi Türkmen

Hamdi Türkmen

hamdi-turkmen@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İzmir’de “Bu Aziz Bey doğru dürüst bir iş yapmıyor” diyenlere bir çift laf, daha doğrusu bir önerim var.
Böyle düşünenler, lütfen bir taksiye ya da bir otobüse binip Kadifekale’ye çıksınlar.
Sonra da, Aziz Bey iş yapıyor mu, yapmıyor mu?
Karar versinler...
* * *
Kadifekale’yi, Kadifekale gibi yaşayan şanslı İzmirlilerdenim.
Kale surlarının dışındaki “teras” çay bahçelerinde az vaktimiz geçmedi.
Rahmetli babam fırsat bulunca, rahmetli annem, kardeşim ve beni otobüse bindirir, Kale’ye çıkartırdı.
Çay bahçesinde oturur, biz iki kardeşe yaramazlık yapmama koşuluyla ya ‘sunalko’ ya da ‘cincibir’ gazoz ısmarlanır.
Babam nargilesini söyler, annem de semaverdeki çayı demler, bardaklara doldururdu.
Bir-iki saat sonra gazeteye sarılı tencere açılır; Allah ne verdiyse, kuru köfte, patlıcan biber kızartma, yaprak ve biber dolması, domates, salatalık iştahla yenir, yaz akşamlarında gün batımı Kadifekale’den seyredilirdi.
İlkokulda da öyle...
Ben Karataş’taki Duatepe İlkokulu mezunuyum.
Suphiye öğretmenimiz, baharda, sonbaharda sınıf olarak bizleri Kadifekale’ye pikniğe götürür.
Sabahtan akşama yer içer, koşturur ve gezerdik.
Öğretmenimiz bize Kadifekale’nin tarihçesini anlayacağımız basit bir dille özetler, hepimiz pür dikkat dinlerdik.
Sonra da kale surlarına ve burçlara tırmanır, kendimizi geçmişte anlatılan askerlerin yerine koyar, elimizdeki sopaları kılıç gibi kullanıp savaşcılık oynardık!
* * *
Kadifekale, aldığı göçler nedeniyle 1965 ve 70’li yıllardan sonra İzmir’den koptu.
Koparıldı...
Hava karardıktan sonra Kadifekale’ye çıkmak, sokaklarında gezmek zorlaştı.
O güzelim teras çay bahçeleri işgal edilip, kaçak yapılarla doldu.
80’li yıllara gelindiğinde Kale tam bir terör yuvası haline dönüştü.
Kurtarılmış bölge oldu.
Ne bu kentte yaşayanlar ne de yabancı turistler Kale’ye çıkamaz, gidemez oldu.
Tarihi Kadifekalemiz; açık hava midye dolma imalathanesine dönüştü!
Kısacası İzmir ile bir ilgisi kalmadı.
* * *
Geçtiğimiz cumartesi, Büyükşehir’in ağaç dikme etkinliği için yıllar sonra (en az 20 yıl) Kadifekale’ye çıktım.
Gözlerim hayretten fal taşı gibi açıldı.
Kadifekale’nin önü (Körfeze bakan bölge) ile arkası, Yeşildere yamaçlarında tam 420 bin metrekarelik alan, henüz tam yeşillenmemiş, on binlerce dikilmiş fidan ile, gecekondulardan arındırılmış bir alan olarak “tabak” gibi ortaya çıkmıştı.
Büyükşehir Belediyesi, “yıkım” değil, bugünlerde herkesin ağzında “sakız” gibi çiğnediği kentsel dönüşümü sessiz sedasız yapmıştı.
Kale surları ortaya çıkmış, cami adeta abideleşmişti.
Şehitliğimiz de öyle...
“Eh be Kocaoğlu” diye geçirdim içimden...
İzmir’in zirvesinde Fuar Alanı kadar bir ormanlık alan yaratmışsın (Kültürpark’ta 420 bin metrekare) senden başka kimsenin haberi yok!..
* * *
Suç biraz da bizim galiba...
Operasyondu, CHP’deki iç çekişmelerdi, o bunu dedi, bu böyle yaptı derken, bin bir emekle yapılan işleri, hazırlanan projeleri, açılışları, kentteki değişimi unutup gittik.
Büyükşehir ve Aziz Bey’in yaptıkları yeterli mi?
Ya da çok başarılı bir belediye başkanı mı?
Vatandaş kendisinden kayıtsız-şartsız memnun mu?
Gerçek şu:
İzmirliler’den aldığı oy, kendisine verilen destek oranı kadar başarılı olmadığı kesin.
Daha fazla çalışması, daha fazla üretmesi, daha çok projeyi yaşama geçirmesi şart.
Ama o şöyle diyor:
“Beni bir rahat bıraksalar, huzur içinde çalışabilsem; siz beni ve İzmir’i o zaman görün.”
O da haklı...