TÜRK siyasetinin en şık, en medeni, en centilmen istifası gerçekleşti.
Partisini terk edip gidenlerin, giderlerken partilerine saydırmalarına alışmış bir ulusun çocukları olarak...
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün, DSP’den istifa ederken ortaya koyduğu tavrı hem şaşırarak, hem de beğenerek izledik.
Bu öyle bir istifa idi ki...
Saygısız tek bir kelime bile edilmedi... Ecevit minnetle anıldı... Zeki Sezer ile Masum Türker’e teşekkür edildi... Partililere teşekkür edildi...
Bırakıp gitmenin gerekçesi, bırakılıp gidilen partiye yüklenmedi...
Bırakıp gitmenin gerekçesi olarak, “yeni bir yolculuğa çıkış” gösterildi.
Bu şık istifa için Mustafa Sarıgül’e teşekkürler...
* * *
Ahmet Hakan böyle yorumlamış, Mustafa Sarıgül’ün son macerasını.
Aynı olayı ben yorumlasam, meselâ şöyle yazardım:
Türk siyasetinin bildik, tanıdık istifalarından biri daha gerçekleşti.
Partisini terk edip gidenler, partilerindeki kusurları bir anda keşfetmiş gibi, feryat figan ederek giderler bazen.
Bazen de ne deseler boştur, onu bilerek giderler.
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün DSP’den istifa ederken ortaya koyduğu tavır da, buna benzer bir şeydi.
Yerel seçimden önce katıldığı DSP’den, seçimi kazandıktan sonra giderken; saldırıp, saydıracağı biri varsa...
O da kendisinden başkası değildi!
Yetmedi.
Getirdiği belediye meclis üyelerini de yanında götürdü, kargoya verilen paket misali!
Şimdi sorarım size:
Böyle bir istifa için teşekkür mü etmeli Mustabey’e...
Yoksa saydırmalı mı hak ettiği biçimde?
* * *
Anlaşılan Ahmet Hakan kardeşimizle olaylara çok farklı açılardan bakıyoruz.
Belki de olan bitene İzmir yerine Nişantaşı’dan bakıldığında, manzara öyle görünüyor!
Üzüldüm ve utandım
TIPKI bulmacalardaki gibi soralım:
Yanda iki fotoğraf, aralarında ise bir fark var. Acaba ne?
İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu toplantısına katılanları, üşenmeden ve şaşırmamaya özen göstererek saydım.
Üstteki fotoğrafta 43 kişi yer alıyor.
Alttakinde 44.
Bir gazetemiz, geçmişine ve geleneğine hiç yakışmayan bir iş yaparak; gerçek fotoğrafta bulunan bir kişiyi, yayınladığı fotoğraftan silmiş... Kazımış... Yok etmiş.
O gazeteye uzun yıllar emek vermiş biri olarak üzüldüm ve utandım.
Çünkü insanlar soracaktır kendine:
Bugün Ali Nail Kubalı’ya bunu yapanlar, acaba yarın bana ne yaparlar?
Yapmayın arkadaşlar.
Birine haklı veya haksız olarak kızabilirsiniz. Ama şu kadarını bilmelisiniz:
İnsanları fotoğraflardan silerek yok edemezsiniz!
Tek karelik ayıp