Ahmet Taşpınar, “Küme düştük, ancak küme düşen sadece Altay değil, tüm camia ve İzmir’dir” demiş...
Taşpınar’ı bu kentte belki de en çok seven dostlarından biriyim.
Hem Altay camiasının hem de Taşpınar’ın üzüntüsüne tüm yüreğimle katılıyorum
Altay’ın yapayalnız bir kulüp olduğu, camianın gerçeklerle yüzleşmesi ve kulübü içine doğru çeken büyük girdabın farkına varması gerektiği tespitlerine de aynen katılıyorum.
Kendisinin ve yönetiminin “günah keçisi” yapıldığına, bunu hak etmedikleri görüşlerine de hak veriyorum.
Ama, “Küme düşen İzmir’dir” lafına külliyen karşıyım.
Yapma Ahmet Başkan...
Altaylılar kızacak...
Siyah-beyaz renklere gönül vermiş dostlarım köpürecek ama, kusura bakmasınlar, ben de “inadına” yazacağım:
“Altay, İzmir demek değildir. Altay olsa olsa İzmir futbolunun sadece bir parçasıdır, o kadar.”
Yani Altay düştü diye, İzmir küme düşmüş sayılmaz...
* * *
Altaylı Başkan Ahmet Taşpınar’a ve kulübe gönül vermiş herkese “Sarı Öküz” hikayesini hatırlatırım.
Çünkü İzmir bugün küme düşmedi.
İzmir, 2002-2003 sezonunda Süper Lig’teyken, her yıl bir alt kümeye paraşütsüz inerek dört yılda “amatör”e düşen Göztepe’ye seyirci kalındığı o yıllarda küme düştü de, kimse oralı bile olmadı, kılını kıpırdatmadı...
Taraftarlar Göztepe’nin arkasından “teneke çalarken”, Altaylılar başta diğer kulüplerin tüm yöneticileri, masanın görünen yüzünde sözde üzüldüklerini göstermek için çatık kaşlarla poz verirken, masanın altında ellerini ovuşturuyorlardı.
Göztepeli olan herkesin “yüreği” parçalanırken, bugün “İzmir küme düştü” diyenler, halay çekiyorlardı.
* * *
Üzgünüm...
Gerçekten üzgünüm.
Altay için bugünler, en iyi günlerdir.
Böyle giderse, yıllar içinde “amatör”ün de görüleceği kötü günler gelecektir.
Bu kaçınılmazdır...
Belki de en hayırlısı budur...
Altay da “dibi” gördükten sonra silkelenir ve küllerinden tekrar doğarak hak ettiği yerlere gelir.
“İnşallah” demekten başka çare bulamıyorum...
* * *
Tekrar ediyorum; Altay’ın bir alt kümeye düşmesinin sorumlusu Başkan Ahmet Taşpınar ve yönetim kurulu üyeleri değillerdir.
Başarısızlığın nedenlerini, hakemlerde, o takım da, bu takım da aramak çözüm değildir.
Hele, hele son maç için Adana’ya yüklenmek, “ucuzculuk” olur.
Altaylılara, “küme düşmemek” için çırpınan Göztepe’yi, Atatürk’te 6-2 yendikleri maçı ve sonrasında da sevinçten mini havuza girip yaptıkları kutlamayı anımsatmak isterim.
O zaman Altaylı kardeş, Adana’ya ve hakemlere boşu boşuna kızmayacaksın.
Ne demişler; Ne ekersen, onu biçersin...
Sevgili Taşpınar’dan, açıklamasını düzeltmesini umarım. Küme düşen İzmir değil, sadece Altay Kulübü’dür.
UNUTMUŞ DEĞİLİM
Sabah saat 9’u 5 geçe kent trafiğinde TIR ve dorseli kamyonlar ile konteyner taşıyan kamyonlar olur mu?
Oluyor beyler, İzmir’de bu “trafik cinayeti” hala devam ediyor.
Suçlu İzmir’de ulaşımın “ucube” kurumu UKOME demiştim.
Büyükşehir Belediye Başkanlığı’dan açıklama yapıldı; Liman Caddesi, Ankara Asfaltı, ŞehitlerCaddesi, Altınyol ile Mürselpaşa Bulvarı’ndaki trafik rezaletinin, “doğru-dürüst” yapılmayan denetimden kaynaklandığı bildirildi.
İddia doğruysa vahim...
Herkes bilmeli ki, üç-beş nakliyeci, beş-on ihracatçı, ithalatçı, sanayici ve imalatçıya arka çıkılacak diye, kimsenin on binlerce İzmirliye çile çektirmeye hakkı yok.
Hala bekliyorum...
Bu “ucube” araçların kent trafiğine girişleri ile ilgili yasağın en az birer saat daha uzatılmasının açıklanacağı günü bekliyorum...