Hamdi Türkmen

Hamdi Türkmen

hamdi-turkmen@hotmail.com

Tüm Yazıları

Kızarım, ederim, “senden adam olmaz” dediğinde, kapıyı usulca (!) çarpıp söylene söylene sokağa çıkarım ama;
Duacısıyım...
Her zaman da söylerim; iyi ki dünyanın en güzel ikinci kadını sevgili eşim Meltem Hanım ile evlenmişim.
Üç gün üst üste evde kimseye çaktırmadan sabahı sabah ettim.
Şu diş ağrısı ne meret şey öyle.
Aslında alışığım; çürük dişim ağrıdığında hemen dişçiye gitmek yerine, aspirini ezip çenememi uyuşturmaya ama, bu kez gerçekten ne aspirin kar etti ne de başka bir ağrı kesici...
Beynimi zıplattı vallahi...
O sabah yine bütün gece 10-15 dakika gözlerini kapatabilmiş bir canlı olarak uyandığımda, “yürü bakalım” dedi.
Sert...
Otoriter...
Ve kızgınlıkla...
“Ne iş?” dememe kalmadan, “Diş doktorumdan randevu aldım, kaçmaman için mevcutlu götüreceğim...”
İtiraz etmek mümkün değil.

O bütün gece beynimin içinde zonklayan dayanılmaz ağrı var ya, “dişçi” lafını duyunca birden bıçak gibi kesilmez mi?
“Yok, şimdi ağrımıyor, antibiyotiğe başladım, geçer” falan dediysem de fayda etmedi.
Silivri’deki kadın gardiyan gibi başımda beklemeye başladı.
Çaresiz, banyo yapıp giyinerek kös kös bindim arabasına...

Sanki ölüme gidiyorum.
Bornova Özkanlar’a indik. O cadde, bu sokak derken durduk.
Korkudan büzülmüş oturuyorum yanında.
“Ağrımıyor kardeşim. Ağrımayan bir diş için, dişçide ne işim var benim” dedikçe, “yürü” diyor başka bir şey çıkmadı ağzından.

Uzatmayayım; zili çalıp girmişiz içeri.
Girmişiz diyorum, çünkü; kendime geldiğimde boylu boyunca dişçi koltuğuna oturmuş buldum kendimi.
Nasıl yürüdüm, nasıl gelip oturdum, vallahi hatırlamıyorum.
Kocaman açtırdılar ağzımı.
Titreyerek, “Ne olacak? Acıdan ne zaman fırlayacağım havaya?” diye bekliyorum.
Diş doktoru Funda Hanım’ın elleri sürekli ağzımın içinde.
Bir şeyler yapıyor, “ağzınıza su alıp tükürün” diyor.
Ne söylerse robot gibi uyguluyorum.
“Bitti Hamdi Bey, geçmiş olsun” demez mi?
Nasıl yani?
Hiç acımadı ya?
Şaşkınlıktan aptal vaziyette başımı çevirince sevgili karımla burun buruna geliyorum.
Meltem Hanım en şirin tavrıyla gülümseyerek saydırıyor:
“Yıllarca korkup, bucak bucak kaçtığın, o koltuğa oturmamak için yaptıklarına değmezmiş değil mi?”

Vallahi öyle...
Diş tedavisinde teknik öyle değişmiş ki, (tabii ben çok uzun yıllar dişçi tabelasının altından bile geçmediğimden) titreyerek girdiğim muayenehaneden, güle oynaya çıktım.
Diş doktoru Funda Akıncı’ya o kadar çok teşekkür etmişim ki, kadıncağız da ne diyeceğini bilemedi.
Bendeki iltifatları sormayın;
“Eliniz gerçekten çok hafif” diye bir başladım, sevgili karım kolumdan tutup, “Hamdi yeter, Funda Hanımın başka hastaları var, bekliyorlar, uzatma” demese belki de sabaha kadar devam edeceğim...
Siz siz olun...
En küçük bir sızı da bile, mutlaka diş doktoruna gidin...
Korkmayın...
Çekinmeyin...
Merak etmeyin...
Hiç acımayacak...

Haberin Devamı

Zorlu’nun EXPO çözümü

Haberin Devamı

Kemal Zorlu, benim idolümdür.
Sever ve sayarım kendisini.
Çünkü; açık sözlü, kınanma pahasına doğruları söylemekten çekinmeyen, “dilinin kemiği” olmayan bir işadamıdır.
Keşke bu kentin akil adamları onun önerilerine az buçuk da olsa kulak assa.
Ne gezer?
İzmirli; doğru söyleyenleri ve doğru yapanları “baştacı” yapmak yerine, ayağından tutup cehennem ateşine çekmek, yüze gülüp arkadan saydırmak gibi huylarından kurtulmadığı sürece bu mümkün değil.
İnşallah, doğru söyleyeni dokuz köyden kovmadıkları o günler de gelecek...

Kemal Zorlu, İzmir’in 2020 EXPO adaylığına önem veren ve ciddi olarak kazanmasını isteyenlerimizden biri.
Ama, kente başka temaslar için gelen yabancı ticaret heyetleri ile elçilik görevlilerinin sürekli olarak “Oyumuz İzmir’e” sözüne “gıcık” oluyor, daha doğrusu samimi bulmuyor.
“Kimki bunlar, ülkeleri adına bağlayıcı olabiliyorlar?” diyor.
Haklı da...
Peki çözüm; İzmir EXPO 2020 sürecinde nasıl bir yol izlemeli?
Kemal Zorlu’nun “ipucu” şöyle:
“Atacağımız her adımın şifresi, acısını hala kalbimizde hissettiğimiz ünlü halk ozanımız Neşet Ertaş’ın İzmir Şiiri’nde gizli. İzmir’i onun gibi düşünürsek bu yarışı kazanırız...”

Haberin Devamı

İşte o şiir:

İşte o şiir:
Gezdim tüm dünyayı gördüm
Güzel İzmir sana geldim
Benim şirin güzel yurdum
Güzel İzmir sana geldim

Güzelsin asil duruşlu
Medenisin hoşgörülü
Olduğun gibi içli dışlı
Güzel İzmir sana geldim

Gönüllere ışık saçan
Unutamaz görüp geçen
Gariplere kucak açan
Güzel İzmir sana geldim

Kimdir necidir sormayan
Kimseyi hakir görmeyen
İnsanlıktan ödün vermeyen
Güzel İzmir sana geldim

Nice yıllar çok uzağım
Seni seviyor yüreğim
Güzel yurdum, son durağım...
Güzel İzmir sana geldim

Tatile çıkanları en çok rahatsız eden harcamalar

Cüzdanımızda limiti yüksek bir kredi kartı varsa, çoğumuz yurtiçi ve yurtdışı tatillerde genellikle kendimizi kaybederiz.
Özellikle de hanımlar...
Eve dönünce, ödeme ekstresi elimize gelince başlarız kumrular gibi düşünmeye.
Avrupa’nın bir numaralı uçak bileti arama motoru Skyscanner, tatilde en çok rahatsız eden harcamalarla ilgili bir anket yapmış.
Sonuçları şöyle:
Otellerin kablosuz internet ücretleri.
ATM’lerden nakit çekme komisyonu.
Kredi kartı komisyonları.
Tur organizasyonları için ekstra ödemeler.
İçme suyuna ödenen ücret.
Taksi ücretleri.
Otelden geç çıkma ücreti.
Bahşiş istenmesi...

Zekanızı ölçüyorum

“Zekiyim” demekle zeki olunmaz.
İspat gerekir.
Sorması ayıp siz zeki geçinenlerden misiniz?
Evet diyorsanız, “Dahi Çocuk” Kenan Sıklıca’nın sorularını çözün de görelim bakalım.
Ama başarısız olursanız, üzülmeyin...
Haftaya çözümlerini okur, “zeki”lik unvanınızı geri alırsınız...
Sorular:
1 Bir pilot dünyanın etrafını 48 saatte dolaşabilen bir uçakla doğuya doğru durmaksızın 4 günlük bir yolculuk yapacaktır. Öğlen yola çıkan pilot bu süre içinde kaç gece görür?
2 Aşağıdaki sözcüklerin gizli bir anlamı var.
Bu gizli anlamı çözdüğünüzde hangisi diğerlerinden anlamca farklıdır?
Maç kazısı, Gam böceği, Devin mazisi, Sıvılık mezarı

3 Elinizde 4, 5 ve 7 litrelik 3 adet kova var. Sırasıyla her birini tam olarak 3, 5 ve 6 litre suyla doldurmanız gerekiyor.
Bu işi 6 adımda nasıl tamamlarsınız?
4 Arkadaşlarınızla bir oyun oynuyorsunuz. Herkes henüz sonuçlanmamış, kesin olmayan ve kendisiyle alakalı olmayan bir konu hakkında tahminde bulunacak. Herkes yanılmadığı sürece yanlış tahminde bulunanlar ceza alacak.
Bu durumda ceza almamayı nasıl garantilersiniz?
5 Hakan, arkadaşıyla saat 20.30’da olan randevusuna tam zamanında vardığını sanıyordu ancak tam olarak 50 dakika gecikmişti. Hakan’ın kol saati yoktu ama yolun 18 dakika sürdüğünü bilerek evden buna göre çıkmıştı.
Evdeki saati yanlış değilse Hakan’ın hatası neydi?