YAZACAKLARIM belki ters gelecek ama...
Kızmayın...
Sürekli aynı şeyleri konuşuyoruz.
“İzmir İçin Elele” sloganıyla çıkılan yolda ve yapılan toplantılarda konuşula konuşula artık ezberledik:
İzmir’in fitilini ateşleyecek olan proje Alsancak-Turan arasındaki Yeni İzmir Kent Merkezi...
Ve sonrasında İnciraltı...
Tamam da, ne yapıyoruz beyler?
Zemin etüdlerini tamamlayıp teslim etmişiz. Onay bekleniyormuş. Olur alındıktan sonra planlama bitecekmiş.
İnciraltı da öyle.
Büyükşehir, Vilayetle birlikte arsa sahipleriyle toplantılar yapacakmış.
Sonra şu olacakmış, bu olacakmış...
Sonuç: Konuş-konuş, yok bir şey...
Bekleyen derviş muradına erermiş.
Biz de “derviş” gibi bekliyoruz.
* * *
Bu kentte ben yaşadım.
Konak Meydanı, Gaziler Caddesi, Alaybey, Alsancak, Karataş, Girne Bulvarı...
Daracık yollardı. Mülk sahipleriyle mahkemelik olunmuş, açılamıyordu.
Bir sabah uyandık ki, Alsancak İngiliz Kilisesi’nin duvarı yıkılmış.
Bir geceyarısı duyduk ki, belediye ekipleri girip Alaybey’i dozerlerle açmış.
Gaziler Caddesi; Kemer -Tepecik yanıyor diye koştuk.
Belediye yangını söndürdükten sonra iş makinalarıyla yıkıma girişmiş.
Hepsi davalıktı. Belediye el süremiyordu.
Ama o dönemin “yürekli” bir başkanı vardı; İhsan Alyanak.
Rahmetli, nur içinde yatsın; kılıfına uydurdu. İstediğini yaptı, şehri kurtardı.
Söylemek istediğim şu:
Seçilmişlerin görevi, mazeret üretmek değil, iş yapmaktır.
İster güzellikle, ister baskıyla, ister tehditle, ister zor kullanarak...
“Armut piş, ağzıma düş” dönemi çok gerilerde kaldı.
Bilmem anlatabiliyor muyum?
PAZAR-LIK
AŞK ve arkadaşlık bir gün yolda karşılaşırlar.
Aşk, kendinden emin bir şekilde sorar: Ben senden daha samimi ve daha cana yakınım. Sen niye varsın ki bu dünyada?
Arkadaşlık cevap verir:
Sen gittikten sonra bıraktığın gözyaşlarını silmek için....
* * *
Bugün pazar...
Bütün sevdiklerinize yönelik şunları göz önünde bulundurun:
Eğer bu sabah hastalıklı değil de sağlıklı uyanmış iseniz, bir hafta sonrasını göremeyecek olan bir milyon insandan daha şanslısınız.
Bir savaş tehlikesi, işkence görmek ihtimali ve sağ kalma korkusu ile karşı karşıya değilseniz, 500 milyon insandan daha iyisiniz.
Buzdolabınızda yiyeceğiniz, üzerinizde elbiseniz, başınızı sokup uyuyabileceğiniz bir eviniz varsa, dünyadaki insanların çoğundan daha zenginsiniz.
Bankada ve cüzdanınızda para varsa, dünyanın en imtiyazlı yüzde 8’i arasındasınız...
Anneniz, babanız sağ ise, siz bu dünyada nadir kişilerden birisiniz.
Bu mesajı okuyabiliyorsanız, bu demektir ki okuma yazma bilmeyen 2 milyar kişiden biri değilsiniz.
* * *
Ve size bir dost tavsiyesi:
Paraya ihtiyacın yokmuş gibi çalış...
Kimse seni üzmemiş gibi sev...
Kimse seni seyretmiyormuş gibi danset...
Kimse seni dinlemiyormuş gibi şarkı söyle...
Cennet dünyadaymış gibi yaşa...
Her şey gönlünüzce olsun...