“YANLIŞ hesap Bağdat’tan döner” hesabı, üniversite kampuslerinde çalıştırılan belediye otobüslerindeki “paralı taşamacılık”tan geri adım atıldı.
Büyükşehir, ESHOT’un öğrenciler için aldığı “paralı taşıma” kararından vazgeçildiğini duyurdu.
Kampus sınırları içinde öğrenciler için bir anlamda “ring” sefer niteliğindeki taşımacılık, eskiden olduğu gibi yine bedava yapılacak.
* * *
Aklın yolu bir.
Sosyal belediyecilik kavramı, binbir zorluklarla okuyan öğrenciye, yerel yönetimlerin elinden geldiğince destek olmasını gerektirir.
Hepimizin öğrencilik yılları oldu.
O günleri anımsadığımızda, çekilen sıkıntıları bugün gülümseyerek anlatıyoruz ama, aynı hoşgörüyü o yıllarda gösterebiliyor ya da kabullenebiliyor muyduk?
Mümkün değil...
O zaman, ESHOT’un öğrenciyi “yolunacak kaz” gibi görmesi de mantık dışıydı.
Hatadan dönüldü.
Bu doğru kararın alınmasında kimin payı ve baskısı varsa, Allah ondan razı olsun...
Darısı, 65 yaş ve engelli kartlarındaki seyahat haklarını sınırlayan yanlışın düzeltilmesinde.
* * *
Dedikoduyu ne yaparım ne de severim.
Yapana da, yapılmasına izin verene de kızar, aynı ortamda bulunmamak için gerekirse çeker giderim.
Bu lafım, Büyükşehir’de benim dedikodumu yapanlaradır.
Birileri, hem Başkan Aziz Bey ile olan toplantılarda hem de ayaküstü herkese, ESHOT ile ilgili yazdığım her yazıdan sonra, “Kendisini mahkemeye verdim, o yüzden yazıp-çiziyor” diyormuş.
ESHOT Genel Müdürü ile mahkemelik olduğum doğru.
Ama yazdıklarımın bununla yakından uzaktan ilgisi yok.
Benim, “elmalarla-armutları karıştırmayı” bırakalı o kadar uzun bir zaman oldu ki, bu hanımefendi farkında bile değil.
ESHOT ve İZULAŞ otobüsleri on günde dört kişinin ölümüne neden oluyorsa, bunu yazarım da, eleştiririm de.
Yeni alınan 2009 model araçlar, Üçkuyular Levent Marina’nın karşısındaki garajda kusurlu oldukları ya da yedek parça bekledikleri için sefere çıkarılmıyorsa, bunu da yazarım.
Belediye otobüsleri, yollarda trafiği ve insanların can güvenliğini tehlikeye sokuyorsa, eleştirmek en doğal hakkım.
Kentkart ihalesindeki bazı gerçekleri dile getirmek de benim görevim.
Yaşlıların, emeklilerin, engellilerin, öğrencilerin uğradıkları haksızlığı yazmak, ESHOT’a “düşmanlık” olarak algılanıyorsa, bu benim değil, o kurumun ve başındakilerin sorunu.
Çünkü gönderilen e-postaları bir yazmaya başlarsam, eminim ki kaçacak delik arayacaklardır(!...)
İnsanlar, başkaları için konuşacağına, önce kendi evinin önünü süpürüp temizlemek zorundadırlar.
ESHOT’un yöneticilerine de dedikodu yapmayı bırakıp, iş yapmalarını tavsiye ederim.
* * *
Madem açıldı, o zaman herkes bilsin.
ESHOT’un başı, hakkımda iki dava açtı.
Tazminat ve ceza...
Mahkeme, görülen 4-5 duruşma sonrası açılan tazminat davasını reddetti.
Yani ESHOT’un başı kaybetti, ben kazandım.
Ceza davası ise sürüyor.
Bitince sonucundan haberdar ederim.
* * *
ESHOT ile ilgili yazıları, bana birilerinin yazdırdığı iddiasına gelince.
Güler-geçerim, hem de arkama bile bakmam.
Kendini böyle bir gerekçenin arkasına sığınıp savunmaya kalkıyorsa, aklına şaşarım.
Mezardan babam çıksa, bildiğimden şaşmam, inanmadığımı yazmam.
Beni, başka birileriyle karıştırıyor olmalı...
Zaten bu da onun en büyük yanlışı...