BİR bardak suda fırtına koparmak, ancak böyle olur.
Alışık olanlar bunu hep yapar.
Fatih Dalan tabii ki alışık değil.
O siyaseti, politikayı; ilkeli, olması gereken gibi yapmaya çalıştığı için, zaman zaman zorlanıyor.
Oysa bir alışabilse, rahatlayacak ama beceremiyor.
Bence de alışmasın, bildiği yoldan şaşmasın.
Aksi, DP’yi bugünlere, İzmir’de yüzde 1.5’luk parti haline getirenlerden bir farkı kalmaz.
* * *
Üç gündür Demokrat Parti’de kıyamet kopuyor.
Nedeni de Konak İlçe Binası’nın ödenemeyen, bu nedenle de haciz işlemi yapılan 4.6 bin liralık kira borcu.
Ödemeyi yapamayan eski İlçe Başkanı Şenol Alpat.
Olabilir.
Zaten Şenol Bey, görevi yürütememiş, istifalarla yönetimi düşmüş.
Siyaset bayrak yarışıdır.
Başaramayan gider, yerine yenisi atanır.
İl Başkanı Fatih Dalan da öyle yapmış.
Ama eskiler (!) durur mu?
Sözde Alpat’ı korumak, kollamak adına, Konak’ın faturasını Dalan’a çıkarmaya kalkınca, il başkanı da haklı olarak yanıt vermiş.
Ne yapmış?
Partiye gelen icra mektubunu, bilgilendirmek adına Genel İdare Kurulu Üyesi Erkut Şenbaş’a göndermiş.
* * *
“Aman efendim, Dalan böyle bir mektubu kendisine nasıl gönderirmiş?” diye Şenbaş, yememiş, içmemiş yanıtlamış:
“Ödeme kabiliyeti yüksek yönetiminizin işbaşına getirildiğini unutmuş görünmektesiniz?”
Ne demek şimdi bu?
Genel Merkez yöneticisi olduğu partisinin İzmir İl Başkanı’na resmen bir hakaret!...
Fatih Dalan da, her onurlu siyasetçinin izlemesi gereken yola başvurdu; istifasını hazırladı.
Tabii ki bu eylemini gerçekleştiremedi.
Çünkü devreye Demokrat Parti Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk girdi.
Cindoruk, açık ve net tavrını koydu, Dalan’a şu mesajı gönderdi:
“Sizi bu noktaya getiren, bu düşünceye sevk eden sebepleri ortadan kaldıracağım. Daima arkanızdayım...”
* * *
Bir genel başkan böyle diyor, İl Başkanı Fatih Dalan’ı sahipleniyor ve “kriz yaratan”a “sopa”yı gösteriyorsa, ne yapılır?
Genel İdare Kurulu Üyesi Erkut Şenbaş’ın yerinde ben olsam; bir dakika durmam, gereğini yapar ve GİK üyeliğinden istifa ederim.
Ama hiç umutlanmayın.
Eskilerde ne o yürek, ne o cesaret vardır.
Yutkunup, en ağır söylemi bile hazmetmeye çalışırlar ama asla istifayı düşünmezler.
O zaman yapmaları gereken tek şey vardır:
Oturdukları yerde oturup, gıklarını bile çıkarmayacaklar...